Mama Shelter ( İstiklal / İstanbul)

By . - 07:41




Uzun zamandır ismini duyduğum Fransa’dan sonra ilk şubelerini İstanbul Beyoğlun da açan otel- restaurant konseptini bir arada bulunduran Mamashelter’a gitmek o geceye nasip oldu.

Beş kişilik bir grup ile önceden rezervasyon yaparak mekana saat 9 civarında gittik. İçerisi nerde ise tamamen doluydu. Bardan masalara özel grup setlerinden bahçeye kadar. Neyse ki rezervasyonumuz olduğundan çok sorun olmadı. Fakat rezervasyonu alan arkadaş bizim yemek almayıp sadece içki ve aperatif servisi alacağımızı özellikle vurgulamamıza rağmen bizi maalesef ki yanlış anlamış.  Masa gösterildiği sıra da yemek almayacağımız ortaya çıkınca bizi bara yönlendirmeye çalışsalar da sahip olduğumuz masayı vermemeye kararlı olduğumuzdan direk itiraz ile masaya kurulduk. Sağ olsunlar bizi kırmadan olayı hallettiler.



Ama asıl eğlence bundan sonra başlayacakmış ama benim haberim yokmuş. Genelde gittiğim yerlerde masa ile ilgilenen garsonla muhabbet etmeyi severim ve yine böyle bir gecenin beni beklediği ilk andan belli oldu. İçerinin dizaynı konsepti gerçekten güzeldi. Ortada renkli ışıklı bir bar ve bir birinden bağımsız kendi içinde simetrik dalgalanmaları olan masa düzeni. Masaların bir çoğu bir birinden farklı tasarım ve dizaynda.

Masaya oturduktan sonra her kuverin yanında A4 kağıdının katlanmış şeklinde tek sayfalık bir mönü bulunuyordu. Fakat  sorun şu ki mönü de sipariş edecek bir şeyler bulmak İspark olmayan otopark bulmak gibi. Belli sayıda ana yemek ve bir kaç tane farklı meze ve zeytinyağlı o kadar. Garsonumuz Ahmet  sipariş almaya her geldiğinde biraz sonra biraz sonra diyerek öteledim ama yok sonuca varamıyoruz ve üçüncü gelişinde patladım artık ‘’Ben sipariş vermek istiyorum ama mönü izin vermiyor ‘’ diyerek. Neyse ilk olarak onun önerisi doğrultusunda şarabı seçtik  ama yanına peynir tabağı dışında yiyecek bulamıyoruz. Tamam çok aç değilim ama bir şeyler de insan atıştırmak istiyor. Bende Ahmet’e dert yanmaya başladım. Onunda yapacağı bir şey yok tabi mönü dışına çıkamıyor ama şikayetimi ileteceğini, bu sıkıntıdan başka şikayet edenlerinde olduğunu söyledi. Biz aramızda muhabbet ede duralım içkiler içiliyor ama bizim mideler maalesef boş kalmaya devam ediyor. O anda o kadar spesifik yemeklerin arasında kuru fasulye, pilav, cacık üçlemesi ve yanındaki 35 TL lik fiyatı görünce ilk önce kendimi toparlamaya sonra algılamaya ve en sonda gülmeye başladım. Maalesef ki dana yanağı parmentierin hemen üstünde duruyor ve bana göz kırpıyordu.



Benim isyanlarım yerine ulaşmış olsa gerek ki yanıma bir bayan gelerek kendisini tanıttı. İşletmenin mönü sorumlusu(ismin unuttum)olan bayandı kendisi.  Bir sıkıntı olduğunu duymuş ve benden detayları öğrenmek için gelmiş. Bir yandan da masadaki arkadaşlar olayı anlamaya çalışıyor. Garson ile konuşuyorum arkasından başka bir yetkili geliyor anlam vermeye çalışıyorlar onlarda. Kendisine mönünün bize göre yetersiz olduğu sipariş vermek de zorlandığımız ve buna rağmen bu yemeklerin içinde kuru fasulye, pilav, cacık üçlemesini nasıl bir düşünce ile yer aldığını sordum. Kısaca anlatmam gerekirse mekan Fransız restaurantı ve aşçılar da Fransız olduğu için onların inadından dolayı maalesef ki bunların yaşandığını söyledi. Türk ağız tadını onlara anlatmak da zorlandıklarını her gün bu konuda tartışmalar olduğunu süper üçlemenin de müşteri isteği doğrultusunda eklendiği ve çok tutulduğunu anlattı. Sıkıntıdan  kendileri de farkında ama işte işletme Fransız aşçılar Fransız ama müşteriler Türk olunca sonuç yemekler isimler tarzlar bir biri ile iç içe giriyor.



Yemek konusunda yardımcı olamasalar da işletme personelinin farklı farklı taktığı rozetlerden birini bana hediye ederek ve masamıza ekstra içki servisi yaptırarak kendince memnuniyeti yükseltecek davranışı sağladığı için artık söyleyecek sözüm kalmadı. Bir de pasta servisi sırasında ufak bir maytap şovu yaparak gönlümüzü ve takdirimizi aldılar.


Müşteri memnuniyeti, ilgi, alaka ve servis konusunda hiç sözüm yok ama bir daha gider miyim? Tavsiye eder miyim? Diye sorarsanız sanırım bu kadar emeğe bir şans daha verilmeli. Belki türkün fendi Fransızı yenmiştir.



Editör : Geheimnes

  • Share:

You Might Also Like

0 yorum