Uzun zamandır ismini
duyduğum Fransa’dan sonra ilk şubelerini İstanbul Beyoğlun da açan otel- restaurant
konseptini bir arada bulunduran Mamashelter’a gitmek o geceye nasip oldu.
Beş kişilik bir
grup ile önceden rezervasyon yaparak mekana saat 9 civarında gittik. İçerisi
nerde ise tamamen doluydu. Bardan masalara özel grup setlerinden bahçeye kadar.
Neyse ki rezervasyonumuz olduğundan çok sorun olmadı. Fakat rezervasyonu alan
arkadaş bizim yemek almayıp sadece içki ve aperatif servisi alacağımızı
özellikle vurgulamamıza rağmen bizi maalesef ki yanlış anlamış. Masa gösterildiği sıra da yemek almayacağımız
ortaya çıkınca bizi bara yönlendirmeye çalışsalar da sahip olduğumuz masayı
vermemeye kararlı olduğumuzdan direk itiraz ile masaya kurulduk. Sağ olsunlar
bizi kırmadan olayı hallettiler.
Ama asıl eğlence
bundan sonra başlayacakmış ama benim haberim yokmuş. Genelde gittiğim yerlerde
masa ile ilgilenen garsonla muhabbet etmeyi severim ve yine böyle bir gecenin
beni beklediği ilk andan belli oldu. İçerinin dizaynı konsepti gerçekten
güzeldi. Ortada renkli ışıklı bir bar ve bir birinden bağımsız kendi içinde
simetrik dalgalanmaları olan masa düzeni. Masaların bir çoğu bir birinden
farklı tasarım ve dizaynda.
Masaya oturduktan
sonra her kuverin yanında A4 kağıdının katlanmış şeklinde tek sayfalık bir mönü
bulunuyordu. Fakat sorun şu ki mönü de
sipariş edecek bir şeyler bulmak İspark olmayan otopark bulmak gibi. Belli
sayıda ana yemek ve bir kaç tane farklı meze ve zeytinyağlı o kadar. Garsonumuz
Ahmet sipariş almaya her geldiğinde
biraz sonra biraz sonra diyerek öteledim ama yok sonuca varamıyoruz ve üçüncü
gelişinde patladım artık ‘’Ben sipariş vermek istiyorum ama mönü izin vermiyor
‘’ diyerek. Neyse ilk olarak onun önerisi doğrultusunda şarabı seçtik ama yanına peynir tabağı dışında yiyecek
bulamıyoruz. Tamam çok aç değilim ama bir şeyler de insan atıştırmak istiyor.
Bende Ahmet’e dert yanmaya başladım. Onunda yapacağı bir şey yok tabi mönü
dışına çıkamıyor ama şikayetimi ileteceğini, bu sıkıntıdan başka şikayet
edenlerinde olduğunu söyledi. Biz aramızda muhabbet ede duralım içkiler
içiliyor ama bizim mideler maalesef boş kalmaya devam ediyor. O anda o kadar
spesifik yemeklerin arasında kuru fasulye, pilav, cacık üçlemesi ve yanındaki
35 TL lik fiyatı görünce ilk önce kendimi toparlamaya sonra algılamaya ve en
sonda gülmeye başladım. Maalesef ki dana yanağı parmentierin hemen üstünde
duruyor ve bana göz kırpıyordu.
Benim isyanlarım
yerine ulaşmış olsa gerek ki yanıma bir bayan gelerek kendisini tanıttı.
İşletmenin mönü sorumlusu(ismin unuttum)olan bayandı kendisi. Bir sıkıntı olduğunu duymuş ve benden
detayları öğrenmek için gelmiş. Bir yandan da masadaki arkadaşlar olayı
anlamaya çalışıyor. Garson ile konuşuyorum arkasından başka bir yetkili geliyor
anlam vermeye çalışıyorlar onlarda. Kendisine mönünün bize göre yetersiz olduğu
sipariş vermek de zorlandığımız ve buna rağmen bu yemeklerin içinde kuru
fasulye, pilav, cacık üçlemesini nasıl bir düşünce ile yer aldığını sordum.
Kısaca anlatmam gerekirse mekan Fransız restaurantı ve aşçılar da Fransız
olduğu için onların inadından dolayı maalesef ki bunların yaşandığını söyledi.
Türk ağız tadını onlara anlatmak da zorlandıklarını her gün bu konuda
tartışmalar olduğunu süper üçlemenin de müşteri isteği doğrultusunda eklendiği
ve çok tutulduğunu anlattı. Sıkıntıdan kendileri de farkında ama işte işletme Fransız
aşçılar Fransız ama müşteriler Türk olunca sonuç yemekler isimler tarzlar bir
biri ile iç içe giriyor.
Yemek konusunda
yardımcı olamasalar da işletme personelinin farklı farklı taktığı rozetlerden
birini bana hediye ederek ve masamıza ekstra içki servisi yaptırarak kendince
memnuniyeti yükseltecek davranışı sağladığı için artık söyleyecek sözüm
kalmadı. Bir de pasta servisi sırasında ufak bir maytap şovu yaparak gönlümüzü
ve takdirimizi aldılar.
Müşteri
memnuniyeti, ilgi, alaka ve servis konusunda hiç sözüm yok ama bir daha gider
miyim? Tavsiye eder miyim? Diye sorarsanız sanırım bu kadar emeğe bir şans daha
verilmeli. Belki türkün fendi Fransızı yenmiştir.
Editör : Geheimnes
0 yorum