Bir süredir
standart olarak şehir tiyatrolarında ki oyunlara gittiğimiz için ufak tiyatro
gruplarının yaptığı farklı bir konsepte sahip bir oyuna gitmek istiyorduk.
İnternet de dolaşırken bu oyun(Yalnızlar Kulübü) karşıma çıktı. Açıklamasını
biraz okuduktan ve oyuncu kadrosuna göz attıktan sonra merak edip bilet almaya
karar verdim. Salonun İstiklal de olduğunu görünce şaşırdım doğrusu. Adres
bilgilerine baktığımda İstiklal caddesi üzerindeki Koska’nın sokağından
girildiğinde soldaki ikinci binanın ikinci katı olarak görünüyordu. Bu kadar
zamandır o bölgede gezen biri olarak orada tiyatro sahnesi olduğundan hiç
haberim yoktu.
Zamanımız olduğu
ve bilet çıktılarını gişeden alacağımız için oyun saatinden biraz önce salona
gitmeye karar verdik. İnternet de yazan adrese gittiğimizde şaşkınlığa uğradım.
Çünkü çok eski, hatta izbe diyebileceğim bir bina karşımıza çıktı. Binanın ilk
katlarında bina da yaşam olduğuna dair hiç bir kanıt bile bulamadık. İkinci kata çıktığımız da kapının önünde
birkaç kanepe ve açık bir kapı görünce dedik ki tamam doğru yere gelmişiz.
Sahne ufak bir bina dairesinin restore edilmesi ile bir sahneye dönüştürülmüş.
(Şuanda yeni sezonda yeni sahnelerine Karaköy taşınmışlar. İnternetten gördüğüm
kadarı ile daha geniş ve güzel bir salon olmuş)
Yeri tam anlamı
ile öğrenip biletlerimizi aldıktan sonra biraz dolaşıp oyun saatinde salona geri
geldik. Salon standart olarak düşünülenden konseptten biraz daha uzak. Sahnenin
karşısında V şeklinden konumlandırılmış ortalama olarak 30 kişinin sığabileceği seyirci bölümü ve yer
ile aynı seviyede duvar önünde sahne.
Oyunun başlangıcı
interaktif olarak başlıyor. Ufak tefek seyirci iletişimden sonra konuya giriş
sağlanıyor. Hayat da ki mutluluğunu ve ritmini kaybetmiş bir grup insanın
yazıldığı bir kurs ortamında kendinizi buluyorsunuz. Farklı karakter ve tip de
ki beş kişinin aynı kursa gelmesi ve hayatlarını hareketlendirme istekleri. Her
karakterin hayatından parçalar ve kursta ki farklı yöntemler ile oyun devam
ediyor.
Farklı bir tarz
ve yaklaşım ile sizi hem güldürüyor hem de bazı noktalarda hayatın acımasızlığı
ile hüzünlendiriyor. Oyunun sonuna gelindiğinde kendi içimden ‘’biraz daha
devam etseydi’’ dediğimi hatırlıyorum.
Oyuncu
performansları olarak beni tatmin ettiğini söyleyebilirim. Her karakter kendini
seyirciye kanıtlıyor ve ben buyum dedirtiyor.
Oyunun baş karakteri olan Demet Sağlam karakterinin enerjisini özellikle
tebrik etmem gerek ama diğer oyuncuların da hakkını yiyemem cidden başarılı bir
senaryo ve oyuncu performansı.
Enerjisi yüksek,
eğlenceli ve farklı bir oyun istiyorsanız bu oyun sizi çağırıyor demektir.
Editör : Geheimnes