Bu geziye gitmeden önce çok fazla araştırma yapmaya çalıştım ama maalesef ki beni doyuran bir yada iki tane yazı buldum diye bilirim. Bu sebepten elimden geldiğince detaylı bilgi vermeye çalışacağım. Arada sıkıcı olursam kusura bakmayın. Bize her anlamı ile uzak olan bir bölgenin detaylandırmasının önemli olduğunu düşünüyorum.
Tur hazırlıklarını yaparken ilk olarak şunu fark ettim ki Sri Lanka da zamanı kaliteli kullanmak istiyorsanız ilk önce iyi bir şoföre ihtiyacınız var bu sebepten hem bize rehberlik hemde şöförlük yapacak birini aramaya başladım. İlk olarak yorumları çok iyi olan Jagath isimli bir rehber buldum. İlk başta çok ilgili ve yakındı çok güzel bir kaç mailleşmeden sonra kendisini ulaşamamaya başladım. Telefonunu bulup konuşmama rağmen bana tam anlamı ile güven vermedi. Bu sebepten bu arkadaştan uzak durmanızı söylemeliyim. rehber arar iken karşınıza çıkacak. Daha sonra bir çok rehberin yer aldığı bu siteye ulaştım http://www.synotrip.com/tour-guides/sri-lanka buradan aklıma yatan bir çok firmaya mail attım ve geri dönüşler ve fiyatlara göre seçim yaptım. '' Drive with Dash'' isimli kullanıcın tur şirketi hem mantalite hemde daha kurumsal davranmasından ötürü onunla anlaştım. Tüm yol masrafları ve ufak tefek rehberlik hizmetleri onlara ait olacak şekilde 45 Euro günlük olarak anlaştık. Gideceğimiz mantıklı güzergahları ve şehirleri zorda olsa kararlaştırdık ve hava alanından bizi alacak şekilde son noktayı koyduk.
İletişim Bilgileri
Mob:-0094-77 362 5050
90,Sri Rathanapala Mw, katugastota. Kandy.SRI LANKA
Maldivlerden 1 saatlik uçuştan sonra Colombo'ya iniş yaptık. Vize almaya gerek olmamasına karşın kişi başı 35 USD vize ücretimizi pasaport görevlisine ödeyerek ülkeye giriş sağladık. Hava alanı çok mükemmel olmamasının yanında beklediğimden iyi durumda olduğunu söyleyebilirim. Elim yüreğimde dışarı yürürken umarım şoför gelmiştir düşüncesi ile etrafa bakıyorum. Çıkışa ulaştıktan sonra ismimin yazdığı tabelayı birinin elinde görünce rahatlamanın verdiği huzur ile kendisi ile tanıştık ve araca doğru yürümeye başladık. Gece iniş yaptığımız için her taraf karanlık olduğundan çok bir şey anlaşılmasa da havadaki ağır kokudan haz etmediğimizi söylemeliyim. Aracımız geldikten sonra yaptığımız plan çerçevesinde Colombo'dan direk Negombo'ya yola çıktık. Negombo da sadece akşam konaklamak için kalacağımız bir nokta. Colombo hem daha pahalı hemde şehir trafiğinden uzak kalmak için 45 dk mesafedeki Negombo da kalmayı kararlaştırmıştık. Bu sayede ertesi gün yola çıkmamız daha kolay olacak. Otellere daha önceden bakmıştım ama hepsine yer ayırtmadım. Şehir şehir ayırtmayı düşünmüştüm çünkü plan değişebilir ya da şoförün önereceği daha iyi bir otel vardır düşüncesi ile bunu yapmıştım ve doğru düşündüğümü turun ilerleyen aşamalarından görmüş olduk. Bir de not olarak rezerve ettiğiniz otellere şunu sormanızı öneririm. Şoför için oda veriyorlar mı? Her otel sağlamıyor ama şoför için bu önemli eğer vermiyorlar ise araba yatıyor ve ne olursa olsun onunda dinlenmesi önemli. Şansa bizim tüm otellerimizde vardı.
Yollar hakkında ufak bir bilgi vermem gerekirse sakın araba kiralamayı aklınızdan geçirmeyin. Yollar hep tek gidiş geliş ve kural yok. Tam bir cambazlık gösterisi. Onlar alışmış olsa da bizim için çok zor bir durum. Uzun süredir araba kullanan hatta sağdan da araba kullanmış biri olarak benim için bile çok sıkıntılı bir trafik akışı olduğunu söylemeliyim. Bu sebepten araba kiralamak hiç mantıklı değil.
Negombo da fena olmayan Pledge 3 otelimizde konaklamak için odamıza çıktık. Şehirde maalesef iyi alternatif çok yok. Sabah gelirseniz direk yola çıkın ve bu şehre uğramayın ama bizim gibi kalmanız gerekirse bu otel idare edecektir. Temiz ve hijyenik. Ama kahvaltı rezervasyon sırasından ekstra olarak seçiyorsunuz.
Ertesi gün sabah erken saatlerde Dambulla için yola çıktık. Yol üzerinde .ok fazla yol çalışması olmasından dolayı yaklaşık 6 saat süren aralıksız bir yol gitmek zorunda kaldık. Tamamen ormanın içinden gidilen, yolun yan taraflarından meyve satanlar haşlanmış mısır satanların olduğu bir yol. Zaten Dambulla tam anlamı ülkenin ortasındaki ormanlık bölge diyebilirim. Yolculuk boyunca yol kenarındaki King Kokonat ve mısırları muhakkak deneyin zaten ülkene kokonat sudan ucuz olarak satılıyor.
Dambulla şehir merkezi olarak kötü bir şehir olduğunu söylemeliyim. Şehrin merkezine yakın ''Dambulla Cave Temple''ve ''Golden Temple of Dambulla'' gidilmesi gereken yerler. Sri Lanka'da bir çok nokta da karşınıza çıkacağı gibi tapınak dağın tepesinde. 20 dakikalık tempolu bir tırmanışın ardından tepeye ulaşıyorsunuz. Yol boyunca maymunlar size eşlik ediyor. Ama sakın beslemeye kalkmayın yoksa peşinize düşüp üzerinize tırmanmaya eşyalarınızı almaya başlıyorlar. Golden Temple of Dambulla bana kalırsa dışarıdan görülmesi yeter içine girmek için para vermenizi önermem boşa verilen bir para oluyor. Birde tüm Sri Lanka'daki yerler gibi buraları da çıplak ayak gezmeniz gerekecek. Buraya geliyorsanız buna hazırlıklı olun. Cave Temple girişinde etrafa ayakkabınızı bırakmayın 0,25 cent paranıza kıyın ayakkabıcıya bırakın yoksa geldiğinizde ayakkabınız olmayabilir. Maymunlar bu konu da çok acımasızlar. Bu bölgenin girişi ortalama 10 dolar civarında.
,
Ertesi gün Sigiriya için erkenden yola çıktık. 40 dakikalık bir yolun ardından Sigirya' ya ulaştık.Giriş bedeli 25 doları ödedik ve bundan sonra uzun bir yürüyüş bizi bekliyor. İlk önce yürüyerek bahçeleri geçiyorsunuz daha sonrada uzun bir sıra ve tırmanış ile tepeye ulaşmaya çalışıyorsunuz. Ortalama olarak 1-1,30 saatin sonunda tepeye ulaşabilirsiniz. Ama şunu söylemeliyim eğer yükseklik korkunuz var ise burası size göre değil. Kalabalık ve dar merdivenler ciddi problem olabiliyor. Ama tırmanışın sonu hakikaten değiyor. Bu sebepten buraya mutlaka çıkmalısınız. İniş de çıkış kadar zorlu oluyor ama sonunda inmeyi başarıyoruz ve tabi ki dinlenmemiz gerek.
Şunu da not olarak belirteyim. Tüm tatil boyunca suyunuzu yanınızdan ayırmayın. Hava çok sıcak ve uzun yürüyüş ve tırmanışlar yapıyorsunuz. Su olmadan çekilecek çile değil ve satan yer bulmanızda her adim mümkün değil. Oranın bir Beltur malesef yok :)
Bu bölge alışveriş yapmak için biraz pahalı. Benzer ürünleri başka şehirlerde de bulabilirsiniz. Ama tabi ki karar sizin.
Ertesi gün Habarana'ya safariye gitmek için yola çıktık. Yaklaşık 1 saatlik yolun ardından Ulusal parka ulaştık. Bu arada bu ayarlamaları soförümüz hep yaptığı için çok rahat olduğunu söylemeliyim. Birde Türk olduğumdan iki arada bir derede başka araçlar ile de konuştum ve iyi fiyat aldığımızı öğrenince daha da keyif almaya başladım. Safari yaklaşık olarak 2 saat civarından sürüyor. Filler, tavus kuşları, çeşitli kuşlar ve maymunlar eşliğinden geçen bir zaman. Burası tamamen yabani hayat bölgesi olduğu için araçtan bir nokta dışından inmenize izin vermiyorlar. Ama size o kadar yakından geçiyorlar ki kendinizi yanlarından hissediyorsunuz. Safari yaklaşık olarak 100 dolar civarı da tutuyor.
Bu bölge de isterseniz Sri Lankanın bufalolarının çektiği araçlar ile gezide yapabilirsiniz ama bizim çok aklımıza yatmadığı için yapmadık. Daha sonra her zamanki gibi rezalet olan bir öğle yemeği ile karşı karşıya kaldık. Birde bölgenin en iyi restaurantları diye gidiyoruz ama maalesef bize göre değil. Bu sebepten oteldeki akşam yemekleri bizim için altın değerinde.
Sabah erkenden kalkarak Anuradhapura için yola çıktık. Burası eski kraliyet bölgesi olarak adlandırabiliriz.Çok büyük bir alan ve görülecek çok fazla şey var. İçeriyi bisiklet ile gezebilirsiniz ama benim size önerim araba ile gezmeniz. Biz eğlenceli olur diye bisiklet ile gezdik ama sıcak hava toz toprak derken bir noktadan sonra tadını alamıyorsunuz. Bu sebepten muhakkak araba ile gezmenizi öneririm. Alanı gezmeden önce müzeyi gezmenizi öneririm. Güzel bir müze ve tüm tarihi orada öğrenerek gezmek daha güzel oluyor. Müze ve park girişini beraber almanızı öneririm. Giriş ücreti 35 dolar civarından. Birde parkın haritasını yanınıza almanızı öneririm.
Bir sonraki gün Polonnaruwa için yola çıktık. Yaklaşık olarak 1:30 yolun sonunda fil yetim halesine ulaştık. Dambulla ülkenin tam ortası olduğu için merkez gibi oluyor. Diğer gittiğimiz yerler buranın etrafında olduğu için günün sonunda yine buraya dönüyoruz. Fillerin beslenme saatine yetişmeniz için sabah 9 gibi burada olmanız gerekiyor yoksa tüm aksiyonu kaçırıyorsunuz. Burada hem fillere dokunma imkanınız oluyor, hem daha yakından görüyorsunuz hem de nehrin içinde oynamalarını izleyebiliyorsunuz. Çok güzel bir deneyim olduğunu söylemeliyim. Yetimhane girişi 20 dolar civarında.
Burada çok fazla hediyelik eşya dükkanı bulabilirsiniz ve diğer yerlere nazaran daha uygun olduğunu söyleyebilirim.
Ertesi gün Kandy'ye ülkenin eski başkenti ve en büyük ikinci şehri için yola çıktık.İlk olarak fil üstünde ufak bir gezinti için fil turuna gittik.Bu tur yaklaşık olarak 30-40 dakika arasından sürüyor. Sırf denemek için bindik ama duygusal olarak da kötü olduk diyebilirim. Bir fili sadece ticari amaç olarak kullanmak bizi biraz üzdü pişman olduk diyebilirim.
Ülkede fil yakalamanın cezası çok ağır. Ormandan fil falan yakalamanız mümkün değil. Sadece devlet belli sayıda fili Polonnaruwa da büyütüyor eğitiyor ve sonra satıyor. Bunun dışından vahşi ortamdan almaya kimse cesaret edemiyor. Zaten onlarda her yerde özgürce dolaşıyor. Araba ile giderken yolun kenarından bir anda görebilirsiniz. Bu turun ücretin yaklaşık olarak 70 dolara filan geliyor.
Matale'de yol üzerindeki baharat bahçelerinden birinde durduk. Bu bölgedeki bu bahçeler çok ünlü ve muhakkak durmanızı öneririm. Bahçenin çalışanlarından biri ücretsiz olarak tüm bahçeyi gezdirdi bitkileri tanıttı ve çok enteresan bilgiler verdi. Her şey doğal ve dalında. 45 dakikalık gezinin ardından çok güzel bir masajı da size hediye olarak yapılıyor. Normalde ücretsiz ama isterseniz bahşiş verebiliyorsunuz. Son nokta olarak tabi ki bu bitkiler ile yapılmış bir çok ürünün olduğu markette giriyorsunuz. Şunu açıkça söylemeliyim her şey pahalı. Ama ilaçlar işe yarıyor. Test edilip onaylanmıştır. Doğal tarçın ve vanilyayı öneririm. Ciddi anlamda sorununuz var ise o paraya değer ama bunun dışında pahalı ürünler olduğunu hatırlatmalıyım.
Sonunda Kandy varıyoruz ve ilk defa şehre benzeyen bir şehirdeyiz. Şehrin göbeğinden daha önceden İngiliz kraliçesinden kaldığı Queen's Hotel de kaldık. Ama şunu söylemeliyim önermiyorum. Tamam otantikliği yaşatın. O eski havası kalsın ama bu kadar eski kalmaya gerek yok. Yataklar odalar eski. Camlarda yalıtım sıfır ve otel yol kenarından olduğundan tüm gürültü içeride. Tek artısı şehrin göbeğinde bu kadar.
Akşam saat 17:30'da Sri Dalada Maligawa tapınağın arkasında yerel dans gösterisinin olduğu bir salon var. Salon izbe görünüyor hatta sizi turist gören bir çok kişi sizi oraya götürmek için bir biri ile yarışacak ev rahatsız olacaksınız. Hiç bir para istemiyorlar sadece sizi getiren kişi oradan para alıyor ama sık boğaz ettiklerinden işgilleniyorsunuz. Giriş bileti 7 dolar ev muhakkak gitmelisiniz.
Sri Dalada Maligawa tapınağından günde 2 defa ayin oluyor. Bir sabah 7 de bir akşam 17 de. Biz akşamı kaçırdığımız için sabahın köründe kalkarak buraya gittik. Değişik bir deneyim oldu biraz koşturmacalı bir durum ama ne kadar erken giderseniz o kadar iyi çünkü çok sıra beklemeniz gerekebilir. Zaten turistler ve yerel halkın beklediği yer farklı oluyor. Ama onlar ile beraber koşuyorsunuz. Giriş ücreti 10 dolar civarından ama size tanıtıcı bir video CD si hediye ediyorlar ve orayı görmeden bu şehirden ayrılmayın. Budiszim'in en önemli noktalarından biri.
Kandy'den sonra yolculuğun en zor kısmı Nuwara Eliya yoluna çıkıyoruz. Burası çay bahçelerinin olduğu bölge. Yollar tamamen dağ yolu ev sürekli viraj. Şehre varırken en 5 saat civarından sürekli dönerek gidiyorsunuz. İnsanı tüketen bir yol söylemeliyim. Ama bunun yanında tam bir doğa harikası. Buraya giderken yanınıza muhakkak kalın bir şeyler alın. Çünkü ciddi bir sıcaktan buz gibi bir havaya geçiş yapıyorsunuz. Hava serin ve yağmurlu. Otellerde ısıtma olmadığı için klima ya da ufak ısıtıcılar ile ısınmaya çalışıyorsunuz.
Şehrin İngiliz tarzı bir dizayn sahip. Ortada kocaman bir göl etraf yemyeşil, ufak tek katlı evler ve atlar. Sri Lanka'da her şehir farklı ve değişik. Dambulla bölgesi Afrika, Kandy Uzakdoğu, Nuwara Eliya İngiltere, Galle ile Antalya. Birde şehirden şehre din baskınlığı da değişiyor. Budizim, Hinduizm, Müslüman, Hristiyan. Tam anlamı ile bir karma ve çok değişik geliyor insana.
Buradaki çay bahçelerini ve fabrikalarını gezdikten ve alışveriş yaptıktan sonra yola çıkıyoruz.Çay konusunda da çayları çok sert hangisini alırsanız alın. Bu sebepten demlerken az koymanızı öneririm. Beyaz çayı deneyin. Orada zaten veriyorlar tatmanız için ama fiyatı pahalı söylemeliyim. Yeşil çayı ve Earl Grey öneririm.
Altı saat süren virajlı yolculuğun sonunda ülkenin yeni yapılmaya başlayan otobanlarından birine kendimizi atıyoruz ve artık düz bir yoldayız. 1 saat kadar bu otobandan gittikten sonra Galle'ye varıyoruz.
Galle ülkenin en güneyi. Galle şehri kısmı ama ben size Unawatuna da kalmanızı öneririm. En güzel sahil o bölgede. Oteller maalesef çok iyi değil ama Calamander Unawatuna Beach öneririm. Sahilin kenarından ve güzel bir otel. Tatil bölgesine geldiğimiz için damak tadımıza daha uygun yemekler ve içki bulabiliyoruz. Genel olarak ülkenin iç bölgelerinden bira dahi bulmak restaurantlar da çok mümkün değil ama bu bölge tatil ve turist ağırlıklı olduğundan bulunabiliyor.
Gittiğimiz gün hava kapalı ve dalgalı olmasına rağmen denizin tadını çıkardık. Güzel bir denizi olduğunu söylemeliyim.Ertesi gün ve son günümüzde ilk olarak Galle giderek old town bölgesini gezdik. Surlar ile çevrili ve tarih kokan bir bölge. Sokak sokak gezmenizi ve o havayı koklamanızı öneririm. Şehrin içindeki fener çıkmak yasak normalde ama oradaki bekçiye biraz para verince çıkabiliyorsunuz ama hiç gerek yok. Görülecek bir şey yok. üstüne çıkılmıyor ve çok dik merdivenler var. Bayanlar için özellikle çok zor ve gereksiz.
Galle Colombo arası otoban ve yaklaşık olarak 1 saatlik bir yol. Bu arada otoban ücretleri siz ödüyorsunuz. Çünkü parasız yol var. Onlar oradan gitmek istiyor ama biz artık istemedik ve sizde istemeyin çünkü paralı yol sadece 5 dolar filan. Uçağımız akşam olduğu için Colombo ya gidip biraz gezmek istedik. Şehir merkezinde hiç bir şey yok diyebilirim. Bir tuktuk ile anlaşıp 1 dolara anlaşıp bizi gezdirmesini istedik. Ama alışveriş merkezleri ve uzun binalar. Başka bir şey yok. Tuktuklar sizi çok ucuza gezdireceğiz diyorlar ama onlar anlaşmalı yerlere götürüp benzin parası kazanıyorlar. Siz bana kalırsa biraz paraya kıyın ve şehri gezdirmesi için para verip daha detaylı gezin. Ama dediğim gibi gezdim mi gezdim olacak sadece.
Zamanımız olduğu için hava alanına biraz erken gittik. Hava alanında ayak masajı yapan bir dükkan var. O yorgunluğun üstüne çok iyi geldiğini söylemeliyim. Sonunda uçağımıza biniyoruz ve 10 saatlik uçuşun ardından ülkemizdeyiz.
Genel bir anlatım yapmak gerekirse. Muhakkak görülmesi gereken bir yer olduğunu söylemeliyim. Biraz macera seviyorsanız ve yürümek sizi için çok zor değil ise gitmelisiniz. Bir çok farklı kültürün bir arada nasıl yaşayabileceğini görüyorsunuz. Gitmeden önce soförünüzü bulun ve planınızı yol güzergahınızı çıkarın. Onlara sadece bırakırsanız sorun olabilir. Güzargah üzerinden fiyat da anlaşın. Yoksa ekstralar çıkabilir.
Elimden geldiğince çok detaya girmeden anlatmaya çalıştım ona rağmen uzun olduğunun farkındayım. Bu sebepten ülke hakkında gelen bilgiler vermeye çalışıyorum. Bölgelerin çok detayına girmedim ama daha detaylı bilgi isterseniz bana ulaşabilirsiniz.
Ertesi gün sabah erken saatlerde Dambulla için yola çıktık. Yol üzerinde .ok fazla yol çalışması olmasından dolayı yaklaşık 6 saat süren aralıksız bir yol gitmek zorunda kaldık. Tamamen ormanın içinden gidilen, yolun yan taraflarından meyve satanlar haşlanmış mısır satanların olduğu bir yol. Zaten Dambulla tam anlamı ülkenin ortasındaki ormanlık bölge diyebilirim. Yolculuk boyunca yol kenarındaki King Kokonat ve mısırları muhakkak deneyin zaten ülkene kokonat sudan ucuz olarak satılıyor.
Dambulla şehir merkezi olarak kötü bir şehir olduğunu söylemeliyim. Şehrin merkezine yakın ''Dambulla Cave Temple''ve ''Golden Temple of Dambulla'' gidilmesi gereken yerler. Sri Lanka'da bir çok nokta da karşınıza çıkacağı gibi tapınak dağın tepesinde. 20 dakikalık tempolu bir tırmanışın ardından tepeye ulaşıyorsunuz. Yol boyunca maymunlar size eşlik ediyor. Ama sakın beslemeye kalkmayın yoksa peşinize düşüp üzerinize tırmanmaya eşyalarınızı almaya başlıyorlar. Golden Temple of Dambulla bana kalırsa dışarıdan görülmesi yeter içine girmek için para vermenizi önermem boşa verilen bir para oluyor. Birde tüm Sri Lanka'daki yerler gibi buraları da çıplak ayak gezmeniz gerekecek. Buraya geliyorsanız buna hazırlıklı olun. Cave Temple girişinde etrafa ayakkabınızı bırakmayın 0,25 cent paranıza kıyın ayakkabıcıya bırakın yoksa geldiğinizde ayakkabınız olmayabilir. Maymunlar bu konu da çok acımasızlar. Bu bölgenin girişi ortalama 10 dolar civarında.
,
Yorucu yol ve gezimizin ardından sonunda otelimiz Arika Villa 'ya varıyoruz. Otelimiz şehrin biraz dışından ama bu bölgenin en iyi oteli olduğunu söyleyebilirim. Dışarı da yemek yeme ihtimaliniz maalesef ki çok az alıyor ve otelin yemekleri ve kahvaltısı hakikaten kaliteli. Odalar ve otelin için konsept de çok uygun ve rahatlık iyi seviyede. Havuzun olması da eğer girecekseniz ciddi bir artı oluyor.
Ertesi gün Sigiriya için erkenden yola çıktık. 40 dakikalık bir yolun ardından Sigirya' ya ulaştık.Giriş bedeli 25 doları ödedik ve bundan sonra uzun bir yürüyüş bizi bekliyor. İlk önce yürüyerek bahçeleri geçiyorsunuz daha sonrada uzun bir sıra ve tırmanış ile tepeye ulaşmaya çalışıyorsunuz. Ortalama olarak 1-1,30 saatin sonunda tepeye ulaşabilirsiniz. Ama şunu söylemeliyim eğer yükseklik korkunuz var ise burası size göre değil. Kalabalık ve dar merdivenler ciddi problem olabiliyor. Ama tırmanışın sonu hakikaten değiyor. Bu sebepten buraya mutlaka çıkmalısınız. İniş de çıkış kadar zorlu oluyor ama sonunda inmeyi başarıyoruz ve tabi ki dinlenmemiz gerek.
Şunu da not olarak belirteyim. Tüm tatil boyunca suyunuzu yanınızdan ayırmayın. Hava çok sıcak ve uzun yürüyüş ve tırmanışlar yapıyorsunuz. Su olmadan çekilecek çile değil ve satan yer bulmanızda her adim mümkün değil. Oranın bir Beltur malesef yok :)
Bu bölge alışveriş yapmak için biraz pahalı. Benzer ürünleri başka şehirlerde de bulabilirsiniz. Ama tabi ki karar sizin.
Ertesi gün Habarana'ya safariye gitmek için yola çıktık. Yaklaşık 1 saatlik yolun ardından Ulusal parka ulaştık. Bu arada bu ayarlamaları soförümüz hep yaptığı için çok rahat olduğunu söylemeliyim. Birde Türk olduğumdan iki arada bir derede başka araçlar ile de konuştum ve iyi fiyat aldığımızı öğrenince daha da keyif almaya başladım. Safari yaklaşık olarak 2 saat civarından sürüyor. Filler, tavus kuşları, çeşitli kuşlar ve maymunlar eşliğinden geçen bir zaman. Burası tamamen yabani hayat bölgesi olduğu için araçtan bir nokta dışından inmenize izin vermiyorlar. Ama size o kadar yakından geçiyorlar ki kendinizi yanlarından hissediyorsunuz. Safari yaklaşık olarak 100 dolar civarı da tutuyor.
Bu bölge de isterseniz Sri Lankanın bufalolarının çektiği araçlar ile gezide yapabilirsiniz ama bizim çok aklımıza yatmadığı için yapmadık. Daha sonra her zamanki gibi rezalet olan bir öğle yemeği ile karşı karşıya kaldık. Birde bölgenin en iyi restaurantları diye gidiyoruz ama maalesef bize göre değil. Bu sebepten oteldeki akşam yemekleri bizim için altın değerinde.
Sabah erkenden kalkarak Anuradhapura için yola çıktık. Burası eski kraliyet bölgesi olarak adlandırabiliriz.Çok büyük bir alan ve görülecek çok fazla şey var. İçeriyi bisiklet ile gezebilirsiniz ama benim size önerim araba ile gezmeniz. Biz eğlenceli olur diye bisiklet ile gezdik ama sıcak hava toz toprak derken bir noktadan sonra tadını alamıyorsunuz. Bu sebepten muhakkak araba ile gezmenizi öneririm. Alanı gezmeden önce müzeyi gezmenizi öneririm. Güzel bir müze ve tüm tarihi orada öğrenerek gezmek daha güzel oluyor. Müze ve park girişini beraber almanızı öneririm. Giriş ücreti 35 dolar civarından. Birde parkın haritasını yanınıza almanızı öneririm.
Bir sonraki gün Polonnaruwa için yola çıktık. Yaklaşık olarak 1:30 yolun sonunda fil yetim halesine ulaştık. Dambulla ülkenin tam ortası olduğu için merkez gibi oluyor. Diğer gittiğimiz yerler buranın etrafında olduğu için günün sonunda yine buraya dönüyoruz. Fillerin beslenme saatine yetişmeniz için sabah 9 gibi burada olmanız gerekiyor yoksa tüm aksiyonu kaçırıyorsunuz. Burada hem fillere dokunma imkanınız oluyor, hem daha yakından görüyorsunuz hem de nehrin içinde oynamalarını izleyebiliyorsunuz. Çok güzel bir deneyim olduğunu söylemeliyim. Yetimhane girişi 20 dolar civarında.
Burada çok fazla hediyelik eşya dükkanı bulabilirsiniz ve diğer yerlere nazaran daha uygun olduğunu söyleyebilirim.
Ertesi gün Kandy'ye ülkenin eski başkenti ve en büyük ikinci şehri için yola çıktık.İlk olarak fil üstünde ufak bir gezinti için fil turuna gittik.Bu tur yaklaşık olarak 30-40 dakika arasından sürüyor. Sırf denemek için bindik ama duygusal olarak da kötü olduk diyebilirim. Bir fili sadece ticari amaç olarak kullanmak bizi biraz üzdü pişman olduk diyebilirim.
Ülkede fil yakalamanın cezası çok ağır. Ormandan fil falan yakalamanız mümkün değil. Sadece devlet belli sayıda fili Polonnaruwa da büyütüyor eğitiyor ve sonra satıyor. Bunun dışından vahşi ortamdan almaya kimse cesaret edemiyor. Zaten onlarda her yerde özgürce dolaşıyor. Araba ile giderken yolun kenarından bir anda görebilirsiniz. Bu turun ücretin yaklaşık olarak 70 dolara filan geliyor.
Matale'de yol üzerindeki baharat bahçelerinden birinde durduk. Bu bölgedeki bu bahçeler çok ünlü ve muhakkak durmanızı öneririm. Bahçenin çalışanlarından biri ücretsiz olarak tüm bahçeyi gezdirdi bitkileri tanıttı ve çok enteresan bilgiler verdi. Her şey doğal ve dalında. 45 dakikalık gezinin ardından çok güzel bir masajı da size hediye olarak yapılıyor. Normalde ücretsiz ama isterseniz bahşiş verebiliyorsunuz. Son nokta olarak tabi ki bu bitkiler ile yapılmış bir çok ürünün olduğu markette giriyorsunuz. Şunu açıkça söylemeliyim her şey pahalı. Ama ilaçlar işe yarıyor. Test edilip onaylanmıştır. Doğal tarçın ve vanilyayı öneririm. Ciddi anlamda sorununuz var ise o paraya değer ama bunun dışında pahalı ürünler olduğunu hatırlatmalıyım.
Sonunda Kandy varıyoruz ve ilk defa şehre benzeyen bir şehirdeyiz. Şehrin göbeğinden daha önceden İngiliz kraliçesinden kaldığı Queen's Hotel de kaldık. Ama şunu söylemeliyim önermiyorum. Tamam otantikliği yaşatın. O eski havası kalsın ama bu kadar eski kalmaya gerek yok. Yataklar odalar eski. Camlarda yalıtım sıfır ve otel yol kenarından olduğundan tüm gürültü içeride. Tek artısı şehrin göbeğinde bu kadar.
Akşam saat 17:30'da Sri Dalada Maligawa tapınağın arkasında yerel dans gösterisinin olduğu bir salon var. Salon izbe görünüyor hatta sizi turist gören bir çok kişi sizi oraya götürmek için bir biri ile yarışacak ev rahatsız olacaksınız. Hiç bir para istemiyorlar sadece sizi getiren kişi oradan para alıyor ama sık boğaz ettiklerinden işgilleniyorsunuz. Giriş bileti 7 dolar ev muhakkak gitmelisiniz.
Sri Dalada Maligawa tapınağından günde 2 defa ayin oluyor. Bir sabah 7 de bir akşam 17 de. Biz akşamı kaçırdığımız için sabahın köründe kalkarak buraya gittik. Değişik bir deneyim oldu biraz koşturmacalı bir durum ama ne kadar erken giderseniz o kadar iyi çünkü çok sıra beklemeniz gerekebilir. Zaten turistler ve yerel halkın beklediği yer farklı oluyor. Ama onlar ile beraber koşuyorsunuz. Giriş ücreti 10 dolar civarından ama size tanıtıcı bir video CD si hediye ediyorlar ve orayı görmeden bu şehirden ayrılmayın. Budiszim'in en önemli noktalarından biri.
Kandy'den sonra yolculuğun en zor kısmı Nuwara Eliya yoluna çıkıyoruz. Burası çay bahçelerinin olduğu bölge. Yollar tamamen dağ yolu ev sürekli viraj. Şehre varırken en 5 saat civarından sürekli dönerek gidiyorsunuz. İnsanı tüketen bir yol söylemeliyim. Ama bunun yanında tam bir doğa harikası. Buraya giderken yanınıza muhakkak kalın bir şeyler alın. Çünkü ciddi bir sıcaktan buz gibi bir havaya geçiş yapıyorsunuz. Hava serin ve yağmurlu. Otellerde ısıtma olmadığı için klima ya da ufak ısıtıcılar ile ısınmaya çalışıyorsunuz.
Şehrin İngiliz tarzı bir dizayn sahip. Ortada kocaman bir göl etraf yemyeşil, ufak tek katlı evler ve atlar. Sri Lanka'da her şehir farklı ve değişik. Dambulla bölgesi Afrika, Kandy Uzakdoğu, Nuwara Eliya İngiltere, Galle ile Antalya. Birde şehirden şehre din baskınlığı da değişiyor. Budizim, Hinduizm, Müslüman, Hristiyan. Tam anlamı ile bir karma ve çok değişik geliyor insana.
Buradaki çay bahçelerini ve fabrikalarını gezdikten ve alışveriş yaptıktan sonra yola çıkıyoruz.Çay konusunda da çayları çok sert hangisini alırsanız alın. Bu sebepten demlerken az koymanızı öneririm. Beyaz çayı deneyin. Orada zaten veriyorlar tatmanız için ama fiyatı pahalı söylemeliyim. Yeşil çayı ve Earl Grey öneririm.
Altı saat süren virajlı yolculuğun sonunda ülkenin yeni yapılmaya başlayan otobanlarından birine kendimizi atıyoruz ve artık düz bir yoldayız. 1 saat kadar bu otobandan gittikten sonra Galle'ye varıyoruz.
Galle ülkenin en güneyi. Galle şehri kısmı ama ben size Unawatuna da kalmanızı öneririm. En güzel sahil o bölgede. Oteller maalesef çok iyi değil ama Calamander Unawatuna Beach öneririm. Sahilin kenarından ve güzel bir otel. Tatil bölgesine geldiğimiz için damak tadımıza daha uygun yemekler ve içki bulabiliyoruz. Genel olarak ülkenin iç bölgelerinden bira dahi bulmak restaurantlar da çok mümkün değil ama bu bölge tatil ve turist ağırlıklı olduğundan bulunabiliyor.
Gittiğimiz gün hava kapalı ve dalgalı olmasına rağmen denizin tadını çıkardık. Güzel bir denizi olduğunu söylemeliyim.Ertesi gün ve son günümüzde ilk olarak Galle giderek old town bölgesini gezdik. Surlar ile çevrili ve tarih kokan bir bölge. Sokak sokak gezmenizi ve o havayı koklamanızı öneririm. Şehrin içindeki fener çıkmak yasak normalde ama oradaki bekçiye biraz para verince çıkabiliyorsunuz ama hiç gerek yok. Görülecek bir şey yok. üstüne çıkılmıyor ve çok dik merdivenler var. Bayanlar için özellikle çok zor ve gereksiz.
Galle Colombo arası otoban ve yaklaşık olarak 1 saatlik bir yol. Bu arada otoban ücretleri siz ödüyorsunuz. Çünkü parasız yol var. Onlar oradan gitmek istiyor ama biz artık istemedik ve sizde istemeyin çünkü paralı yol sadece 5 dolar filan. Uçağımız akşam olduğu için Colombo ya gidip biraz gezmek istedik. Şehir merkezinde hiç bir şey yok diyebilirim. Bir tuktuk ile anlaşıp 1 dolara anlaşıp bizi gezdirmesini istedik. Ama alışveriş merkezleri ve uzun binalar. Başka bir şey yok. Tuktuklar sizi çok ucuza gezdireceğiz diyorlar ama onlar anlaşmalı yerlere götürüp benzin parası kazanıyorlar. Siz bana kalırsa biraz paraya kıyın ve şehri gezdirmesi için para verip daha detaylı gezin. Ama dediğim gibi gezdim mi gezdim olacak sadece.
Zamanımız olduğu için hava alanına biraz erken gittik. Hava alanında ayak masajı yapan bir dükkan var. O yorgunluğun üstüne çok iyi geldiğini söylemeliyim. Sonunda uçağımıza biniyoruz ve 10 saatlik uçuşun ardından ülkemizdeyiz.
Genel bir anlatım yapmak gerekirse. Muhakkak görülmesi gereken bir yer olduğunu söylemeliyim. Biraz macera seviyorsanız ve yürümek sizi için çok zor değil ise gitmelisiniz. Bir çok farklı kültürün bir arada nasıl yaşayabileceğini görüyorsunuz. Gitmeden önce soförünüzü bulun ve planınızı yol güzergahınızı çıkarın. Onlara sadece bırakırsanız sorun olabilir. Güzargah üzerinden fiyat da anlaşın. Yoksa ekstralar çıkabilir.
Elimden geldiğince çok detaya girmeden anlatmaya çalıştım ona rağmen uzun olduğunun farkındayım. Bu sebepten ülke hakkında gelen bilgiler vermeye çalışıyorum. Bölgelerin çok detayına girmedim ama daha detaylı bilgi isterseniz bana ulaşabilirsiniz.
Önemli Notlar;
- Arabada yiyecek bulundurun.
- Yanınızda terlik bulundurun. Her yerde ayakkabı çıkarmak zor.
- Kadınların yanında şal olsun çünkü bir çok yere şort ile sokmuyorlar.
- Erkekler içinde uzun şort ya da pantolona ihtiyaç olabiliyor.
- Çantanızdan suyu eksik etmeyin. Yollar uzun ve hava sıcak.
Golden Temple of Dambulla |
Galle |
Galle |
Galle |
Galle |
Galle |
Galle |
Anuradhapura |
Colombo |
Sri Dalada Maligawa |
Colombo |
Kandy |
Polonnaruwa |
Polonnaruwa |
Nuwara Eliya - Çay Fabrikası |
Nuwara Eliya - Çay Fabrikası |
Sigiriya |
Sigiriya |
Sigiriya |
Safari |
Golden Temple of Dambulla' |
Nuwara Eliya |
Nuwara Eliya |
Galle |
Kahvaltı |
Anuradhapura |
Anuradhapura |
Golden Temple of Dambulla' |
Anuradhapura |
Golden Temple of Dambulla |
Golden Temple of Dambulla |
0 yorum