Haziran aylarının başında aklımızda bu yaz
için hiç tatil planı yokken bir an da ortaya çıkan bir düşünce ile yakın da bir
yere deniz tatiline gitmeye karar verdik. Hem yakın hem de uygun fiyatlı
olabileceği düşüncesi ile ilk olarak Yunan adalarını araştırmaya başladık.
Mikanos, Santorini, Kos, Rodos ve Midilli’yi araştırdıktan sonra çeşitli
kıstaslar ve nedenlerden dolayı Rodos’ a karar kırdık. Aslında çok basit sebepler denebilir;
- Mikanos, adaların içinde en pahalısı ve kapıda vize uygulaması mevcut değil. Fakat bunun yanında eğlencesi ve gece hayatı en iyi olan ada diyebiliriz.
- Santorini, insanların deyimi ile balayı adası. Kumsalı fazla yok. Genelde çiftler için elverişli ve güzel. Bunun yanında kapıda vize uygulaması burada da mevcut değil.
- Kos, ufak bir ada. Fiyatları uygun ve kapıda vize uygulaması mevcut.
- Midilli, sessiz ve sakin bir ada. Kafa dinlemek için ideal görünüyor. Kapıda vize uygulaması mevcut.
- Rodos, kapıda vize uygulaması mevcut olması, Marmaris den hızlı feribot ile direk geçiş olması, hem tarih hem de eğlenceyi barındırıyor olması ve fiyatların her alanda daha uygun olması bizim burayı seçmemizi sağladı.
Bu veriler tatile çıkmadan önce yaptığım
araştırmalar sonucunda ortaya çıkan sonuçlardı.
Gitmeye karar verdikten sonra, ulaşımımızın
, konaklamanın ve adada yapacağımız günlük programın nasıl olacağı yönünde araştırma yapmaya
başladık. Ulaşımda en uygun alternatif hızlı feribot ile oluyor. Marmaris’ten
Rodos gidiş dönüş 60 Euro, vize bedeli de 60 Euro tutuyor. Yolculuk için ben Marmaris
Ferry firmasını tercih ettim. İlk olarak internet üzerinden biletlerimi aldım.
Daha sonra aynı firmaya istedikleri vize evraklarını göndererek(pasaport
fotokopisi, 2 adet fotoğraf, gemi bilet çıktısı, banka hesap fotokopisi ve vize
başvuru formu) vize işlemlerini yapmalarını sağladım. Ne kadar kapıda vize
dense de önceden evrakları göndermeniz ve başvuruyu yapmanız gerekiyor.
Bu arada şu olay bana çok ilginç geldi.
Rodos ve Kos’ a da kapıda vize ile gidebiliyorsunuz,
lakin Kos’a kapıda vize uygulaması
kapsamında gidebilmeniz için Bodrum’dan feribot ile yola çıkmak gerekiyor, Rodos’a kapıda vize
uygulaması kapsamında gidebilmeniz için de Marmaris’ten feribot ile yola çıkmak
gerekiyor. Yani Marmaris’ten Kos ‘a veya
Bodrum ‘dan Rodos ‘a geçmek isterseniz
kapıda vize uygulamasından faylanamıyorsunuz. Shangan vizenizin olması
gerekiyor. Sanırım bu ekonomi ile bağlantılı bir durum olmalı.
Sıra geldi nerede nasıl kalacağımız
konusuna. Bu işlerden sorumlu ve bu konuda uzman olan kız arkadaşımın yaptığı
detaylı araştırmaların sonucunda, uygun fiyata kale içinde(old town) oteller
bulduk fakat düşündüğümüzden biraz daha pahalı olduğunu gördük. Ertesi gün tam
rezervasyonu yapacağımız sırada , odaların birinin başkası tarafından rezerve
edilmiş olmasından ötürü istediğimiz oteli kaçırmış olduk.(5 kişi gideceğimiz
için 2 odaya ihtiyacımız vardı). Biz tam kara yaslara bakınıp telaşlanmışken
kız arkadaşımın aklına gelmesi ile airbnb.com bakmaya karar verdik. Airbnb.com
internet üzerinden insanların ev ya da odalarını kiraladığı bir web sitesi.
İnsanların yorumları ve bilgilendirmelerini okuyarak güzel ve uygun şartlarda
konaklama imkanı bulabilirsiniz. Tatile
gideceğiniz bölgelerde bu siteye de bakmanızı öneririm.
İşte bizim dönüm noktamız da bu oldu. Biz
tam oteli kaçırdık diye üzülürken Rodos’un göbeğinde üç katlı sempatik ve çok
güzel bir eve denk geldik. Eski tarz tam bir Yunan evi ve bunun yanında fiyat
olarak da otel fiyatından çok daha uygun. Hemen rezervasyon yaparak karşıdan
haber beklemeye başladık. Ertesi gün rezervasyonumuz ev sahibi tarafından
onaylandı, artık gitmeye hazırdık.
Yaklaşık olarak bir ay önceden tüm
hazırlıklarımızı tamamlamış ve hazır konuma gelmiştik. Yapılan tatil ya da gezi
organizasyonları ne kadar önceden yaparsanız o kadar rahat ve uygun fiyata
ulaşım ve konaklamayı halledebilirsiniz. Bu arada şunu da yazmayı unuttum
gecelik konaklama bedeli kişi başı 31 Euro ya geldi.
Feribotumuz saat 10.30 da olmasından ötürü
saat 09.30 civarından limana gittik. Liman şehrin 5 dakika kadar dışında
otogarın hemen 500 metre kadar ilerisinde bulunuyor. Biz araba ile gittiğimiz
için aracı mecburen otoparka bırakmak zorunda kaldık. Buda bize günlüğü 10 TL
ye patladı. Rodos’ta ki evde konaklama dışında bir hizmet almayacağımızdan
dolayı, sabah kahvaltılarımız ve öğle
yemeklerini ekmek arası ile geçirmeyi planladığımız için Marmaris merkezden
alışveriş yaparak gitmeye karar verdik. Orada Euro olarak soyulacağımıza burada
TL olarak alalım hem de ne aldığımızı biliriz diye düşündük. Aslından girişte sorun olabilir düşüncemiz vardı fakat öyle bir
sıkıntı da olmadı. Benim tavsiyem, bizim gibi evde konaklayacaksanız ve eğer orada bazı öğünleri ucuza getirmek gibi planınız var ise alışverişinizi
Marmaris’ten yapın, çantanıza koyun ve gidin. Benim, Rodos’a giriş sırasında
yiyeceklerle ilgili sorun yaşayabiliriz diye şüphelerim vardı ama bir sorun
olmadan rahatlıkla yanımızda götürebildik. Bu arada yurt dışı çıkış pulunu
almak tabi ki mecburi. Fiziki biletin alınması ve pasaport işlemleri yaklaşık olarak
1 saat sürüyor, bu zamanı hesaba katarak limanda olmanız iyi olacaktır.
Biletlerimizi alıp gümrükten geçtik , free
shop da bayanları bekledikten sonra gemimize binip 15 dakika rötar ile yola
çıktık. Yaklaşık olarak 1 saat 15 dakika sonra Rodos’a varmayı başardık.
Pasaport kontrolüne geldiğimizde kapıda vizeler ve Shangan vizesi olanlar diye
ikiye ayrıldık. Daha önceden belgelerimizi verdiğimiz için vizemiz orada
hazırdı. Görevli pasaportumuza vizemizi yapıştırdı ve kontrolden geçerek
Rodos’a girişi yapmayı başardık. Ama her zamanki gibi Türkiye’de veya Dünya’da her
hangi bir pasaport kontrol noktasında benim gibi biraz esmer olduğunuzda muhakkak
sorulara muhatap oluyorsunuz. Kimseye soru sormayan pasaport memuru bana tabi
ki sorguya çeker gibi sorular sordu.
Liman şehir merkezinde. Ev sahibimiz gelmeden önce bana mail atarak yolu tarif ettiği için kısa bir yürüyüşün sonunda evimize rahatlıkla vardık. Zaten kale içine araç girişi çok olmadığı için fazla bir şansımızda olduğunu söyleyemem. Evimizin hakikaten düşündüğümüz, fotoğraflarda gördüğümüz kadar güzel çıktığını söyleyebilirim. Eğer Yunanistan’ın her hangi bir bölgesine gideceksem kalmak isteyeceğim ev ya da otelin bu şekilde olmasını isterdim doğrusu ve tam da öyle oldu. Evi detaylıca anlatmak yerine fotoğraf ekleyerek burayı geçiyorum. Ama şunu söylemem gerekir 3 oda, 5 yatak, 3 banyo tüm ev gereçleri, çamaşır makinası ve ev sahibinin ev yapımı kurabiyeleri eee daha ne olsun. Ev sahibemiz Paula’nın bir çok konuda da bize yardımcı olduğunu söylemeliyim. Özellikle araç konusunda. Gemiden indikten sonra 3 ayrı kiralama firmasına günlük araç fiyatlarını sorduk ve 70 Euro en iyi fiyatımızdı ama Paula’nın yardımı ile 40 Euro’ya araç kiralamayı başardık. Bu arada şunu da belirtmek isterim, araç fiyatları genelde en uygun 60 Euro civarında, bunun yanında motor kiralamak isterseniz ilk başta 15 Euro diyorlar sizde öndeki güzel motorlardan sanıyorsunuz daha sonra arkadan eski motorları veriyorlar. Eli yüzü düzgün binilecek motorlar 20 Euro’dan günlüğü başlıyor.
Evimize yerleşip aracımızı
kiraladığımızda saat 15.00 civarlarına
gelmişti. Günü öldürmeden merkeze yakın olan sahillerden birine gitmeye karar
verdik. Aracımızı binerek adanın kuzey kıyısında bulunan burunu döndükten
sonraki ilk plaj bölgesi Kritika’ ya ulaştık. Adanın kuzey tarafı güney
tarafına nazaran daha fazla rüzgar alıyor ve denizi daha dalgalı oluyor. Denize
girmeden önce bir şeyler atıştırmaya
karar verdik. Sahilde ki restaurantlardan birine oturarak ilk Rodos yemek
maceramıza başlamış olduk . Menü balık, et ve aperatifler olarak zengin
çeşitliliğe sahip. Yemeklerin lezzeti ve fiyatı cidden başarılı. Yerin ismini
de atlamadan yazayım Danish Restaurant.
Rodos’a gelmeden önce okuduğum ve
dinlediğim kadarı ile hep pahalı olduğu söyleniyordu ama net bir şekilde
söyleyebilirim ki hiç alakası yok. Bir çok Avrupa şehrine göre fiyatlar
hakikaten uygun. Yiyecek, içecek, market ve hediyelik eşya fiyatları genel
Avrupa standartlarına göre daha düşük seviyelerde. Euro , Türk Lirası karşısında yüksek
seviyelerde olmasına rağmen Rodos’da fiyatların uygun olması beni mutlu etti
doğrusu.
Yemeğimiz yedikten sonra artık tüm gündür
gözümüzün önünde duran üzerinde geçerek geldiğimiz denize atlamanın vakti
geldi. Adanın kuzey bölümünde olmamızdan ötürü deniz dalgalı , sahil de ufak
çakıl taşlarından oluşuyor. Rodos ‘ un diğer kumsalları gibi burada da giriş
ücreti diye bir şey yok. Sadece şezlonga 3-4 Euro alıyorlar. Bizim Bodrum,
Marmaris, Antalya’ da ki gibi sahil girişinde 50-80 TL arasında ücret ödeyip
içerde de korkarak sipariş vermenize gerek kalmıyor.
Sahilde geçirdiğimiz zamandan sonra artık
iyice yorulmuştuk. Bir gün önce araba yolculuğu, ertesinde tüm gün deniz
yolculuğu, eve yerleşme ve deniz yorgunluğundan sonra uzaktan yatağı gören her
birimiz sızıp kaldık.
Ertesi gün ev ahalisi uyurken erken
kalkarak şehri keşfe çıktım. Genel olarak bu tür şehirlerde hayat 8.30-9.00
arasında başlar. Müzelerin bu saatlerde
açılmasından ötürü turistler de dışarı çıkarlar ve yollar gezilecek yerler
kalabalıklaşmaya başlar. Bende rahat rahat şehrin sokaklarını gezmek fotoğraf
çekmek ve dokuyu hissetmek için vurdum kendimi şehrin sokaklarına. Saat 07.00
her yer nerde ise kapalıydı. Rodos’un kale içi bölgesi çok büyük olmadığı için
1.30 saatlik bir gezinmenin sonucunda büyük bir kısmını tamamladım diyebilirim.
Zaten kalesi, kütüphanesi ve camisini kız arkadaşımla beraber gezeceğimiz için sadece
dışardan bakarak geçtim. Ama o ara sokaklar, kalenin giriş kapıları, avluları,
sunakları ve bir çok yeri, tarihin ve farklı bir ülkenin yaşamına tanıklık etmiş
şekilde sizi içine alıyor. Bu nedenle şehirle yalnız kalmak istiyorsanız en iyi
zaman, güneşin doğarken size eşlik edebileceği, kimsenin sokakda olmadığı zamanlar.
Dolaşırken bir yandan da göz ucu ile
market arıyordum. Türkiye’den gelirken içine koyulacak malzemeleri aldık ama
ekmeğe ihtiyacımız var. Neyseki ara sokakların birinde kale içindeki marketi
buldum . Yoğurt frozenın sokağından girdiğinizde 20 metre ilerde ya da Recep Paşa Camiinden düz devam
etiğinizde sağ tarafta da bulabilirsiniz. Bazzar market saat 08.30 açılıyor. Markette
istediğiniz her şeyi bulabilirsiniz ve fiyatlarda uygun.
Bugün ki rotamızı Lindos olarak bir gün
önceden kararlaştırmıştık. Yaklaşık olarak 30-40 dakikalık bir araba
yolculuğunun sonunda Lindos’a vardık. Lindos yolu üzerinde bir kaç farklı koya
da bakarak ve incelerek gittik. Bu koylar hakkında da ufak bilgiler vermek
gerekirse;
Tasos: Ufak ve kayalık bir bölge ama merkeze yakın.
Faliraki : Otellerin gölgesinde ve kalabalık.
Ladiko : Fena değil. Kayalık bir bölge ufak bir kum bölümü var.
Tsampika: Sanırım adanın en geniş ve en güzel kum sahili. Türkiye’de de bol olarak bulacağınız bir koy aslında ve insan oranı da yüksek.
Tasos |
Tsampika |
Faliraki : Otellerin gölgesinde ve kalabalık.
Ladiko : Fena değil. Kayalık bir bölge ufak bir kum bölümü var.
Tsampika: Sanırım adanın en geniş ve en güzel kum sahili. Türkiye’de de bol olarak bulacağınız bir koy aslında ve insan oranı da yüksek.
Bunların dışında yol üzerinden bir çok
kumsal ve sahil bölgesi bulabilirsiniz ama daha önceden yaptığımız araştırmalar
doğrultusunda yukarıdaki koylara özellikle gidip baktık. Asıl hedefimiz
Lindos’da ki St Pauls Bay’a sonunda ulaştık. Burası ufak ama bir o kadar da
güzel bir koy. Koyun içinde ufak bir kilise de mevcut ve gittiğimiz gün orada
düğün organizasyonu da gerçekleşecekti. Koyun içinde iki farklı plaj bölümü
mevcut. Ben size kilise tarafındaki bölümü öneririm. Daha rahat oturma alanına
sahip. Burada da sadece şezlong parası vermeniz yeterli. Deniz hakikaten çok
iyi. Girişi kumluk ve benim sevdiğim tarzda. 10 metre kadar yürüdükten sonra
ayaklarınız yerden kesiliyor. Sadece biraz ufak olduğu için yer bulmanız zor
olabilir ama buna değeceğine emin olabilirsiniz. Plajın içinde büfe mevcut
orada istediğiniz şekilde yemek yiyip bir şeyler içebilirsiniz.
Günümüzü kumsallarda geçirdikten sonra
artık biraz da yemek yiyerek eğlenme vakti geldi. İlk hedefimiz Santan Cafe. Ama maalesef sadece
Cumartesi açık olmasından ötürü o şansımızı kaybettik. Eğer çalgılı çengili bir
taverna eğlencesi istiyorsanız planınız buraya göre yapın ve Cumartesi
akşamınızı buraya ayırın. Bunun dışında Blue Lagoun diye bir yer önerdiler fakat
orası da 00.30 kadar açık olduğu için orayı da ertesi gün gitmek üzere
öteledik. Gece kulübü de istiyorsanız Aras’ta ya gitmeniz gerek. Orası da
Cumartesi, Çarşamba ve Cuma günleri açık. Bunları biz bilmediğimiz için ufak
bir sorun yaşamış olduk. Sokakda dolaşıp yer ararken gelmeden ismini duyduğumuz
Alexis Taverna gördük ve içeri daldık fakat maalesef yer olmamasından ötürü oturmamız mümkün
olmadı. Biraz geride aynı mekanın şubesi olduğunu söyleyerek bizi başka bir
tavernaya yönlendirdiler. Yönlendirmez olaydılar. Mekana çatısı var diye gittik
fakat çatıda sadece içki hizmeti olmasından ötürü bahçede kala kaldık. Bu kadar
övgü sonrasın yemeklerine güvendik ve siparişi verip beklemeye başladık.
Siparişlerimiz yavaş yavaş gelmeye başladı ama her gelen tabak da hayal
kırıklığımız büyüterek devam etti. Hatta o kadar odaklanmışız ki foto bile
çekmeyi unutmuşum. Lezzet olarak güzel ona söz yok ama, porsiyonlara ufak
yazıcam ama o bile büyük kalacak. Gecenin sonunda masadan aç ve 135 Euro
vererek kalktık. Ama ilk orada uzo nun tadına bakmış oldum. Rakının gözünü
seveyim diyorum sadece.
Açlığımızı sıcak krep arasına koyulmuş
nutella, beyaz çikolata ve meyveler ile bastırarak yürürken sokak arasında Latin
müzikleri eşliğinden dans eden bir grup
gördük. Daracık sokakda insanlar hem
içki içiyor hem de bir barın önünde dansçılar eşliğinde dans ediyorlar. Çok eğlenceli ve güzel bir görüntü ortaya
çıkıyor. Barın ismi Mango’s Latin Bar. Zaten içinde kocaman Che fotosunu
göreceksiniz. Eğer Latin müzikleri ve dansı seviyorsanız burası doğru yer.
Sabah erken kalkarak tatil arkadaşlarımdan Yiğit ile beraber şehrin hemen girişinde limanın yanındaki kumsala gittik. Bir gün önceden kararlaştırmıştık, ama o kadar erken kalkabileceğimizden çok emin değildim, başardık. Su biraz soğuk olmasına karşın şehrin içinde , limanın bulunduğu bir bölgede denizin kumsal ve bu kadar temiz olması hakikaten çok güzel. Eğer şehir merkezinden uzaklaşmadan denize girmek isterseniz, limanı rahatlıkla tercih edilebilirsiniz.
Sabah erken kalkarak tatil arkadaşlarımdan Yiğit ile beraber şehrin hemen girişinde limanın yanındaki kumsala gittik. Bir gün önceden kararlaştırmıştık, ama o kadar erken kalkabileceğimizden çok emin değildim, başardık. Su biraz soğuk olmasına karşın şehrin içinde , limanın bulunduğu bir bölgede denizin kumsal ve bu kadar temiz olması hakikaten çok güzel. Eğer şehir merkezinden uzaklaşmadan denize girmek isterseniz, limanı rahatlıkla tercih edilebilirsiniz.
Güne erken başlamışken evdekileri de
uyandırarak yeni koylar kumsallar keşfetmek için yeniden yollara düştük . İlk olarak Ladiko’da ki Anthony Quinn Koyuna
gitmeye karar verdik. Bu koy orta ölçekte kayalık bölgede bir yer. Oturma alanları denizle nerede ise
sıfır denebilir çünkü yer kısıtlı. Ama bunun yanında deniz hakikaten süper.
Yüzerken deniz içindeki büyük kayalara dikkat etmeniz gerekiyor. Ama dediğim gibi su
çok iyi. Bu bölgede isterseniz dalış da yapabilirsiniz. Önceden eğitim vererek
sizi hazırlıyorlar ve dalışa çıkabiliyorsunuz. Burada yer olmamasından ve
aklımızın diğer yarısı Kalithea da kaldığı için çok uzun durmadan ayrıldık. Ama bir girip çıkmak bile çok iyi
geldi diyebilirim.
Anthony Quinn |
Emin değilim ama o kadar yer içinde girişte para alınan bir yer hiç olmamıştı , onun yerine şezlonga para veriyorduk. Kalithea da durum biraz daha farklı. Giriş de 2 Euro veriyorsunuz içerideki şezlonglardan ücretsiz şekilde yararlanabiliyorsunuz. Güzel ve çeşitliliği yüksek bir kafesi mevcut. Oradan rahatlıkla yemek de yiyebilirsiniz. Plaj ve hizmet olarak hakikaten rahat. Geniş bir alan olmasından ötürü deniz çıkışı rahat, iskelesi mevcut ve atlamanıza imkan sağlıyor ama deniz olarak Anthony Quinn’in daha iyi olduğunu söylemeliyim. Burada akşama kadar zaman geçirdikten sonra artık sıra şehrin eski limanında olan anıtları görmeye gelmişti.
Kalithea |
Kalithea Girişi |
Dünya’nın yedi harikasından biri olarak
kabul edilen, ama bir deprem sırasında yıkılarak ortadan kaybolan Rodos
heykelinin olduğu yerde şu anda Rodos’a özgü alaca geyikler mevcut. Hatta
Amerika’da ki Özgürlük anıtı Rodos Heykelinden esinlenilerek yapıldığı
söyleniyor ve benzerlik de ciddi seviyede. Şehrin simgeleri olan alaca geyikler
ve yel değirmenlerini de gezerek kale çevresini ve içini tamamlamış olduk.
Yunan Kahvesi (Greek Coffee) |
Taze Kahve Çektirmek İsterseniz |
Osmanlıca Yazılar |
Geldiğimizden beri istediğimiz tarzda güzel ve eğlenceli bir taverna bulamamızın hüznü ile bir kaç kişinin tavsiye ettiği Blue Lagoune gitmeye karar verdik. Kale içinden biraz dışarı çıkıp yürüyerek ulaşabilirsiniz. Eğer yürümek istemezseniz 5 Euro’ya taksi ile de gidebilirsiniz. Mekanın konsepti korsan gemisi şeklinde, tamamen renkli ışıklandırma. Giriş katında içki ve atıştırmalık isteyenler için ufak yuvarlak masalar, üst asma katta ise yemek yiyeceğiniz bir yerleşim söz konusu. Saat 20.30 – 00.30 arası canlı müzik yapılıyor. İçeri girdiğimizde hayal kırıklığına uğradığımızı söylemeliyim. Daha bir Yunan konsepti ve mavi beyaz teması bekliyorduk ama daha karanlık ve bizdeki 90’lar daki düğün salonlarındaki müzik ve renkler ile karşılaştık. Orgdan çalınan hazır müzikler eşliğinde yapılan canlı müzik kalitesi hakikaten düşük. Yemeklerin bir önceki tecrübemize binaen iyi olması umudu ile masaya oturup mönüyü karıştırmaya başladık. Kalamar olmaması ile ilk eksi puanı zaten aldılar. Masamıza karışık tabak dedikleri 2-3 kişinin doyabileceği içinde balık çeşitleri, midye, karidesi barındıran 3 kişinin tatmin olabileceği bir tabak geldi. Yanında iki adet Yunan salatası ve hellimle birlikte en son ufak uzo alarak menümüzü tamamladık. Yemeklerin lezzeti ve porsiyonlar yeterliydi ama mekanın konsepti, müzikler, ortam ve yetersiz garson sayısı mekanın negatif yönleri. Ben bir daha gidecek olsam ya da birine önersem orayı önermem. Onun yerine ara sokakta ki Kristonun Tavernasının konsepti ve müziğinin daha tatmin edici olduğunu düşünüyorum. Ama hiç biri benim hayallerim ile örtüşmüyor. Cunda ve Ayvalık’ da ki tavernaları tercih ederim.
Blue Lagoune |
Neyse ki dünkü aç kalkmamızın sonrasın da hem doyduk hem de daha az hesap ödeyerek mekandan ayrıldık. Garson adedi yetersiz olmasına karşın garsonumuzun hizmeti cidden çok iyiydi. Bir de şu Yunanlılar su getirmeyi bilseler her şey daha güzel olacaktı.
Rodos’da ki son günümüzde saat 17.00 da
feribotumuz olduğu için saat 16.00 kadar vaktimiz vardı. Sabahtan erken kalkıp
Rodos Kalesinin içini gezdikten ve kalenin bahçesini turladıktan sonra saati 13.00
etmiştik zaten. Evi 14.00 da teslim edeceğimiz için eşyalarımızı toparlayıp
arabamızın arkasına yerleştirdik ve Rodos’da ki son saatlerimizi deniz
kıyısında oturup bir şeyler içip muhabbet ederek tükettik.
Dönüş biletlerimiz elimizde olmamasından ötürü limanda bilet kuyruğuna girerek fiziki biletlerimizi almamız gerekiyordu. Elimdeki bilet makbuzu ile sıraya girerek beklemeye başladım. Güneşin anlında açıkda 40 dakika bekledikten sonra biletlerimize kavuşmuştuk. Daha sonra pasaport kontrolü sırasına girdik ve son bir saatimizi de tamamlayarak Rodos maceramızın sonuna geldik. Feribotlar da numara uygulaması yok bu nedenle biraz kara düzen söz konusu.
Marmaris’e vardığımızda yaklaşık olarak 1
saat 15 dakika bekleyerek pasaport kontrolünden geçebildik. Bir anda iki
feribot gelmesi ve beş kontrol noktasından sadece üçünün çalışmasından dolayı
pasaport kontrol bir saatten fazla zaman alıyor. Eğer otobüs ya da uçak bileti
alacaksanız buna dikkat etmenizi öneririm. Biz bu konuda biraz stres yaşadık .
Kısaca özetlemem
gerekirse. Rodos rahatlıkla gidebileceğiniz. Normal Türkiye de yapılabilecek
tatil masrafınız ile paralel maliyetlere sahip güzel ve doyurucu bir turizm
adası. Hem tarih, hem deniz turizmini bir arada yapıp güzel zaman
geçirebileceğiniz bir yer.
Yazının sadece görseller ile bezenmiş anlatımı için tıklamanız yeterli.
Yazının sadece görseller ile bezenmiş anlatımı için tıklamanız yeterli.
Fethi Paşa Kütüphanesi |
Süleymaniye Külliyesi |
Ağa Camii |
Rodos Kalesi'nin Bahçesi |
Fethi Paşa Kütüphanesi İçi |
Editör: Nurdik
1 yorum
güzel açıklamışsın cihanım gitmiş kadar oldum}
YanıtlaSil