Türk Hava Yollarının mükemmel zamanla ile koyduğu uçuşu sayesinde gece saat 00:55 de binip Maldivlerin saati ile saat 10:00 sularından sekiz saatlik uçuş sonunda Male' ye iniş sağladık. Direk uçuş sayesinden sıkıntısız ve rahat bir uçuş olduğunu söylebilirim.

Maldivler

Maldivler

Male ülkenin hem başkenti hem de en büyük adası. Şehir ve havaalanın olduğu ada bir birinden farklı adalar. Eğer aklınızda havaalanından çıkıp hemen şehre geçerim düşüncesi var ise şimdiden unutmanızı söyleyebilirim arada bot kullanmanız gerekiyor. Zaten genel olarak gelen turistlerin bir çoğunun merkez ile bir işi de olmuyor, havalanından direk otellerine geçiş sağlıyorlar. Aynı bizim gibi. Otelin bulunduğu adanın yerine göre uçak ya da motor kullanılması gerekiyor. Zaten otel rezervasyonları sırasında bu bilgiyi sizinle paylaşıyorlar. Bizim otelimiz Male' ye uzak olmasından dolayı motor imkanımız maalesef bulunmuyordu bu sebepten mecburen uçak kullanmak zorunda kaldık. Aslından benim isteğimde bu yönde idi, ta ki uçak bileti fiyatını görene kadar. Otel rezervasyonundan hemen sonra gelen maildeki kişi başı 500 USD lik bilet fiyatını görünce ne kadar bunu istesem ve merak etsem de bir duraksama ihtiyacı duydum. Ama her hangi bir opsiyon olmadığı için ya otelden vazgeçecektik ya da kabul edecektim. Male'ye yakın olan otelleri de inceledim ve ortalama 1 saatlik feribot yolculuları bile 150-250 USD arasından değiştiğini gördüm. Şunu belirteyim bu ulaşımların tüm organizasyonunu oteller sağlıyor sizin ayarlama gibi bir şansınız fazla yok. Çünkü her otelin aracı farklı.

Male

Uçaktan indikten sonra elinde bizim otelin yazısını taşıyan biri bizi karşıladı. İlk önce otel bankosunda geldiğimiz onaylandı, (eldeki listeden bulmak biraz zor olabiliyor) daha sonra deniz uçağının çekin işlemleri halledildi ve bizi bir servise bindirerek havaalanın bulunduğu adanın arka tarafındaki deniz uçaklarının bulunduğu havaalanına ulaşımımız sağlandı. Deniz uçaklarının bulunduğu bölgede her otelin ayrı louge bulunuyor. Bizde kendi otelimizin louge geçtik. Girer girmez güler yüzlü mükemmel sizi çok özel biri gibi hissettiren hizmet başlıyor. Kapıda check-in işlemimiz daha otele gitmeden yapıldı. Daha sonra klimalı, internet ve açık barı olan bekleme bölümünde uçak saatimizi beklemeye başladık. Genel de gelen misafirlere göre ayarlama yapıldığından çok uzun beklemeler olmuyor. Bekleme sırasında ilk olarak soğuk ve naneli el havlumuz daha sonrada ferahlatıcı etkisi olan soft bir içecek ikramı yapıldı.Yaklaşık 30 dakika beklemeden sonra uçağımız kalkmaya hazırdı.

Deniz Uçağı Havaalanı

On iki kişilik uçağımız iki ayakları çıplak pilot ve şapkalı hostu ile kalkışa başladı. Uçağın içi çok gürültülü olduğundan benden size tavsiye kulak tıkacı ya da benzer bir şey kullanmanız. Yoksa insanı bir süre sonra rahatsız edebiliyor. Yirmi dakikalık mükemmel bir tecrübenin sonunda yavaş yavaş alçalarak otelimizin iskelesine yanaştık. İskelede her çifte bir kişi düşecek şekilde personel hazır şekilde bekliyordu. Güzel bir karşılama ve güler yüz ile lobide soğuk havlularımız ve soğuk içeceklerimiz ile otel ve ada hakkında kısa bir bilgilendirme yapıldı ve odamıza gitmek için golf arabasına bindik. Otelimizi Constance Halaveli Maldivlerin en uzun odalların bağlı olduğu iskeleye sahip oteli olduğu için bazı odalar adaya biraz uzak kalıyor. Ama istediğiniz zaman odadan sizi alması için golf arabası çağıra biliyorsunuz. Ara bilgi olarak belirtmeliyim bu oteli seçebilmek için eşim ciddi efor harcadı diyebilirim. Otellerin bir çoğu bir birine benzese de çok önemli farklılıklar olabiliyor. Hem odalar olarak hemde otel yerleşimi olarak bu sebepten seçim yaparken iyi incelemenizi ve fırsatları booking.com dan takip etmenizi öneririm. Çünkü oteller çok pahalı ve %10 luk indirimler bile çok ciddi fark yaratıyor. Biz 6 ay önceden rezervasyon yaptırdığımız ve araştırdığımız için %20 gibi bir indirim yakaladık. Bu sayede uygun fiyata üst seviye bir otelde kaldık.

Odamız da tüm detaylar ve ihtiyaçlar düşünülmüş. Soğutulmuş şampanyamız yanındaki meyva ve çikolata ikramı da buna dahil.Eğer getirmeyi unuttuğunu ufak eşyalarınız var ise hiç dert etmeyin odanız da bunları bulabilirsiniz. Odayı kelimeler ile anlatmak yerine görseller ile anlatmayı tercih ediyorum. Sanırım bu şekilde daha iyi ve detaylı bir anlatım olacak.

Uzun uçak yolculuklarından sonra biraz dinlenmek sanırım bizimde hakkımız. Biraz dinlendikten sonra özel iskelemizden mükemmel renge sahip denizin tadını çıkardıktan sonra biraz ferahlamak için odaya özel havuzumuzda giriyoruz. Normalde yazılarımda çok fazla yapılanları anlatmam daha çok bölge ve ortamdan bahsederim fakat Maldivler malesef böyle bir yer değil. Ufak bir adada ne olabilir ki. Adanın etrafının yürüyerek 15 dakika da dolaşabiliyorsunuz varın gerisini siz düşünün.

Otelimiz üç farklı restauranta sahip. Bunlardan birinde hergün farklı mutfakların açık büfeleri servis ediliyor. İkincisi kumsalda kumların üzerinde denize ayak sokabilecek mesafe de Alakart restaurant. Üçüncüsü ise iskelenin üzeride altınızdan balıklar geçerken yemek yiyebileceğiniz soft müzik ile desteklenen Alakart restaurant. Seçim sizin ama her gece birini denemek en iyisi. Ama açık büfeler çok bizlik değil bilginiz olsun.

Jazz Restaurant

Ana Restaurant (Kahvaltı ve Açık Büfe)

Beach Retaurant

Kumsalda siz güneşlenirken sürekli soğuk su servisi ve sizi rahatlatmayı sağlayan sprey soğuksu şişeleri servis ediliyor. Deniz bisikleti ve kano ücretsiz. Eğer dalış yapmak istiyorsanız, balık tutmak istiyorsanız bir çok farklı programa ve tura katılabilirsiniz. Bunun yanında çok güzel bir spa merkezi bulunuyor. Giden çiftlere bunu denemelerini öneririm. Özellikle çiftlere özel %50 indirim ile çok güzel ve huzur dolu iki saat geçirmenizi sağlıyorlar.

Bizim için en sıkıntılı durum ne kadar sorun olmaz denilse de ufak köpek balıkları ve vatoslar. Tamam her yerde zaten balıklar ile beraber yüzüyorsunuz ama bu ikili nerde ise kıyıya çıkacak kadar yakın yüzdüklerinden sürekli her yerden çıkabiliyorlar. Bizim için tedirgin edici bir durum olduğu için huzurla yüzdük diyemem. Mukakak yanınıza gözlük, palet ve snorker alın. Hem denizin güzelliklerini hem de korkunçluklarını görmek için. Zaten bunlardan çekinmiyorum diyorsanız o zaman sözüm yok zaten.




Romantik bir tatil geçirmek istiyorsanız bunun yeri Maldivler diyebilirim. Mükemmel hizmet, huzur ve sükünet dolu bir mekan, iliklerinize kadar dinleceğiniz bir tatil. Ama aksiyon arıyorsanız burası size göre değil. Parti, klüp ve eğlence burada sıfır. Biz tatilimizin dört gününü buraya ayırmıştık ve bize tam yetti. Azı az olurdu bir gün fazlası da bizi darlayacaktı bu sebepten kıvamında oldu diyebilirim.

Dönüş uçuşumuzda bizden başka kimsenin o gün çıkışı olmadığı için özel uçakla yapılır gibi bize özel oldu. Sadece ikimizin olduğu bir uçak ile Male'ye ulaşımımızı sağladılar. Uçağımıza zaman olmasına rağmen şehir merkezine gitme imkanımız malesef olmadı. Ama uçakdan gördüğüm kadarı ile orası bile çok büyük olmayan bir ada üzerine kurulu.

Ufak tefek belki işinize yarayacak bilgiler vermek istiyorum;
Gördüğünüz tüm fiyatlara %12 vergi ve %10 servis ücreti eklendiğini unutmayın.Ülkede herşey bu sistem ile işliyor. Sizin rezervasyon yaptığınız fiyatın üstüne bu eklenerek sizden tahsil ediliyor. Otelde yukarıda yazdığımın dışından yemek şansınız yok ve fiyatlar çok da uygun diyemiycem. Ama alternatifiniz olmadığı için yapacak bir şey yok. Bu sebepten yanınızda atıştırmalık bir şeyler alın. Freeshop dan aldıklarımız bizim hayatımızı bazı noktalarda kurtardı. Bunun dışında Maldivler' e içki sokmak yasak. Pasaport kontrolünden sonra çıkış kapısının orada polisler tamamen yüzünüze bakarak istedikleri kişinin bavullarını X-Rey den geçiriyor, bir şey demedikleri de direk çıkışa geçebiliyorlar. Ben bu riski alıp Türkiye'den yanıma alkol almıştım. Şansımıza polis ile göz göze gelmeme rağmen bizi tekrardan aramadılar ve direk çıkabildik. Buda otelde alkolden kazıklanmamızı engelledi ve oda da istediğimiz gibi içebildik. Bu riski alıp almamak tamamen size kalmış. Ama fiyat performansa bakıldığında ben almanızı tavsiye ederim. Bunun dışında hediyelik eşyalar her yerde pahalı, havaalanı da otelin dükkanı da aynı diyebilirim. Her yerde dolar kullanabiliyorsunuz bu sebepten bozdurmanıza gerek yok.

Eğer imkanınız var ise muhakkak görülmesi gereken bir yer olduğunu söylemeliyim. Çok farklı bir deneyim. Sakın arkadaşlarınız ile gitmeyin. Çift olarak gittiğinizde tadı çıkacak bir yer. Eğer imkanınız ve zamanınız var ise 1 saat uçak mesafesinden olan Sri Lanka'yı da bu tatil planına ekleyin. Bir hafta Maldivlere çok gelebilri tatilinizi biraz daha uzatarak Sri Lanka'yı da tatilinizin içine eklemenizi öneririm.

Ne zaman teknoloji çöplüğünde boğulacağız bilmiyorum ama biz insanoğlu olarak tükettikçe firmalar ve markaların durmadan bize yeni ürünler üreteceğine eminim.

Bu furyanın yeni ürünlerinden biride Gsmart Akta A4. Gsmart markası Gigabyte markasının ürettiği cep telefonu markası. Bundan önce ülkemize iki farklı model daha getirmişlerdi ve fiyat performansından ötürü ciddi adetlerde sattığının duymuştum. Uzun bir aradan sonra yeni modelleri ile tekrardan Türkiye'de. Bu marka ile ilgili en büyük sorunu teknik sevisi KVK ya geçtikten sonra yaşanan sorunlar ile ilgili internet de bayağ şikayet bulabilirsiniz. Ama yeni gelen model ile beraber ürünün teknik servis desteği ilk geldiği sene desteğini veren firmaya geçmiş. Umuyorumki sorun olmaz ama KVK dan kurtulmak bile bir başarıdır.

Üründen bahsetmek gerekirse, cihaz Octa Core 1.4 Ghz 8 çekirdek işlemciye sahip. Açılma hızı ve kendini yenilemesi ilk anda hakikaten hızlı. 5'' IPS ekrana sahip ama bana doğruyu söylemek gerekirse ben IPS kalitesini çok hissedemedim. Özellikle dokunmatik konusunda hakikaten çok fazla yapılması gereken iş var. Artık standartlaşan ama benin çözünürlük olmadan bir anlam veremediğim 13MP arka ve 5MP ön kameraya sahip. Cihazın fotoğraf konusundaki hızı ve kalitesi gerçekten iyi. Kendi ekranında bunu anlayamasanızda çözünürlük kalitesi yüksek. Kameranın bir diğer özelliği de 1080p video kaydı yapıyor olması. Dahili olarak 8 gb hafıza olan cihazın bana göre en negatif noktası 1 gb ram'e sahip olması. Akıllı telefonlar da ne kadar işlemci yüksek dahi olsa ram yetersiz kaldığı sürece cihazın hızlı ve performansılı olması tabiki imkansız. İlk başlarda bunu çok anlamasanız da gelecek zamanlarda uygulama sayısı ve kendi belleği doldukça bu daha ciddi sorun haline gelecektir. Bunun yanında cihazın çift sim kart girişine sahip olması bir avantaj. Şöyleki sim kart yuvalarından biri mikro diğer ise normal. Bu sebepten sim kartınızda oynama yapmaksızın direk kullanmaya başlayabilirsiniz. Harici olarak mikro SD kart kullanarak hafızasını genişlete bilirsiniz. Cihazın bir negatif noktasıda pilinin 1800 Mah olması diyebilirim. Şuanki 3G kullanımı ve telefonların elimizden düşmediğini varsayarsak bu cihazla bir günü çıkarmak çok mümkün olmayabilir.

Gsmart Akta A4 - Ön Yüzü

Gsmart Akta A4 - Arka Yüzü

Tasarım konusuna gelirsek üründe Samsung S3 ünden esintiler bulabilirsiniz. Renk seçeneği olarak da Lacivert şuanda tek seçenek olarak görünüyor.

Yukarda artıları eksileri olarak ufak bir anlatım yapmaya çalıştım. Ama kendi görüşlerimi de paylaşmak istiyorum.

İlk olarak bu cihaz yüksek performans bekleyen kullanıcılar için doğru cihaz değil.Telefondan çok yüksek beklentileri olmayan, iş için ikinci bir telefon olarak kullanayım maillerime bakıp telefonları cevaplayayım bunun yanında tüm özellikleride barındırsın diyorsanız bu cihaz hem fiyat hemde performans olarak sizin için ideal ve güzel bir çözüm. Bunun yanında akıllı telefonum olsun ve temel gereksimlerimi göreyim diyorsanız da bu cihaz derdinize deva olacaktır. İnternet hızı ve kendi içinde dahili programları ile performansını kendi kendine yükselten bir cihaz. Özellikle Samsung'un gereksiz uygulama çöplüğünün olduğu bir piyasa da bu cihaz orta segment kullanıcılar için bir can kurtaran olabilir. Bu segment de tek rakibi Asuz Zenphone serisi gibi görünüyor. Bunun dışında Lenovo, Samsung gibi markaların bu seviye ürünlerinin fiyat ve performans olarak önünde olan bir cihaz.

Gsmart Akta A4 - Yan Görünüm

Gsmart Akta A4 - Yan Görünüm

Cihazın son olarak bir iyi bir kötü özelliğinide belirterek sizin bu ızdırap dolu yazıdan kurtarıyorum. Ekran aktarma özelliği ile bir çok TV ye telefonu bağlayabilirsiniz. Bunun yanında ekran altında bulunan dokunmatik tuşların ışıksız olması tam bir fiyasko bunuda belirtmeliyim.

Cihazın satış fiyatına gelirsek. 699 TL son kullanıcı fiyatı olarak görünüyor.

Artık karar sizin...

En sevdiğim ve güzel yapıldığında da yerken beni mest eden lezzet ikilisi İşkembe ve Kelle ikilisi olsa gerek.

Bir merak ile başlayan oyun sevdamız tam bir tutkuya dönüşmeye başladı diyebilirim. Bir önce ki yazımda anlattığım gibi değişik bir tecrübe ile başlayan bu macera bizi tam anlamı ile içine çekti. O günün ertesinde hemen iki farklı eve daha rezervasyon yaptım ve o günün gelmesini beklemeye başladık.

Gittiğimiz evdeki ev sahiplerinin önerilerini dikkate alarak iki ev seçtim. Bu sefer Anadolu yakasını tercih ettik. Konsept olarak da bir evi korku bir evi bilmece olarak düşünüp evlere bakmaya başladım. Doğrusunu söylemek gerekirse korkuyu bir yandan çok istiyoruz bir yandan da hiç istemediğimizi söyleyebilirim. Evleri araştırdıktan sonra Kadıköy Bahariye'de ''Kusursuz Kaçış'' ve ''Görevin'' evlerine rezervasyon yaptım. Saat 17.00 Kusursuz kaçış 21.15 Görevin ayırttım. Düşüncem en azından korkup gerilsek de sonra biraz daha sakinleşir eğleniriz.

Gün geldi çattı, saat 17.00 ve biz Boğa'dan Fenerbahçe Stadyumuna giden yolun sağ tarafında kalan Halkbanka'sının önüde karşı binanın 3. katında, camları siyah ve Kusursuz Kaçış yazan eve bakıyoruz. Yavaş yavaş yürüyerek 3. kata çıktık. Kapıyı çaldık ve kapı açıldı. Bu sefer içerde her hangi bir sayaç yok. Her hangi bir ikaz yok. Sadece parşömene yazılmış oyun kuralları ve oyunun başladığını gösteren karanlığın derinliğinden gelen iç ürperten müzikler. Evin konsepti Halka filminden esinlenilmiş.

Yaşananları tabiki anlatmayacağım. Ama şunu söyleyebilirim ki korku insanın beynini nasıl dondurur, insanlar nasıl korkunca düşünemez işte o gün o evde anladım. Altı kişi resmen beyinler durdu en basit şeyi bile düşünemez olduk. Biz ki bu oyunlarda fena olmayan bir gurubuz(ki daha sonraki oyunda bunu yine kanıtladık) resmen beyinlerimiz durdu diyebilirim. Uzun zamandır bu kadar korktuğumu ürperdiğimi hatırlamıyorum. Süper bir tasarım, çok güzel efektler ve mükemmel seslendirme. Hakikaten hakkını vermişler. Korkuyu seviyorsanız bu ev sizin için biçilmiş kaftan. Muhakkak deneyin. Bilmeceler önce ortam o kadar sizi kitliyor ki donup kalıyorsunuz.

Kusursuz Kaçış

Evi tamamlayıp kendimizi toparlamak, yemek yemek ve biraz yaptıklarımızı konuştuktan sonra ikinci evimize bilenerek çıktık yola. Ama resmen yenilgiyi hatta hezimeti kabul edemedik diyebilirim.

Bu sefer ki evimiz yine Bahariye'de Moda'ya giden yolun üzerindeki kilisenin karşısındaki Alaca kunduranın sokağından girip sokağın sonuna kadar yürüyorsunuz. Sokak bitip sola dönünce soldaki 6 numaralı üç katlı bina.

İçeri giriyoruz ve burada da sayaç yok. Bir kağıt var ve okuyarak oynamaya başlıyoruz. Buradaki konsept bulmacalar üzerine. O evde ölmüş olan bir professör ölmeden önce evin bir yerine aile yadigarını saklıyor ve onu bulmamız gerek.

Oyun detaylarını yine atlayarak sona geliyorum ve bu sefer başarının verdiği gurur ile fotoğrafımızı çektiriyoruz. Ev hakikaten eğlenceli, zeka gerektiren ve detaylara boğulmamış bir ev. Aydınlık olması ve 3 kat içinde koşturuyor olmanız ayrı bir tat katıyor. Bulmacaları akıl yürütmeyi sevenlere burayı da önerebilirim.

Görevin

Bu oyunlardan sonra öğrendik ki biz ekip olarak tam bir bilmece-bulmaca ekibiyiz ve bu konuda iyiyiz. Korkmanın yeri ayrı ama sorular ve detaylar da çok daha iyiyiz.

Bu oyun gününün ardından gelecek ay için şimdiden öneri olarak aldığım iki evi incelemeye başladım bakalım bizi daha nasıl evler bekliyor. Ama sanırım bizim bir kez daha korkmaya ihtiyacımız var. Hem korkuyoruz hem de para veriyoruz akıllı işi değil.

Excape

Tescaper