İspanya’nın
Endülüs bölgesinin en büyük şehri hatta Endülüs’ün başkenti olan, Yeni Dünya
keşif seferlerinin başlangıç noktası,
Flamenko’nun ana vatanı Sevilla.
İspanya’nın bir
çok farklı şehrini gezdim ama Barcelona ile beraber beni en çok etkileyen şehir
Sevilla oldu. Mimari dokusu, tarihi yapıları, şehrin düzenli ve güzel oluşu,
hem de eğlence şekli ile Sevilla muhakkak görülmesi gereken şehirlerden biri
bana kalırsa. Tabi ki Roma, Paris ya da Barcelona ile karşılaştırmak çok doğru olmaz.
Her şehri kendi yapısını çevresel etkenler ile karşılaştırmak daha doğru
olacaktır.
Plaza de Espana |
İspanya’nın en
büyük dördüncü şehri Sevilla. Fakat buna karşın karmaşa ve düzensizlikten çok
uzak. Temiz sokakları, düzenli şehir planlaması ve turistlik düzenlemeleri ile
insana rahat bir ortam sağlıyor. Bir çok Dünya şehrin de bisiklet yolları
bulabilirsiniz fakat Sevilla’da ki hem kiralama sistemi hem de bisiklet
yollarının fazla ve düzgün olması size çok kolaylık sağlıyor. Her yarım saat de
bir eğer istasyonlar da bisikletinizi değiştirirseniz hiç kiralama bedeli
ödemeksizin bisiklet ile de dolaşabilirsiniz. İnsanların gündelik kullanımda da
bisikletlere yönelmesi için çok güzel bir motivasyon diyebilirim. Bisikletinizi
rahatlıkla istasyondan kiraladıktan sonra bisiklet yolunu takip ederek bir çok tarihi
yer ve bölgeye ulaşabilir ve bu sayede rahatlıkla şehri gezebilirsiniz. Yok ben
öyle yorulamam terleyemem diyorsanız raylı taşıma ile de klima eşliğinden şehrin bir çok noktasına
erişebilirsiniz. Yok oda çok modern diyorsanız o zaman şehir merkezindeki
faytonlar sizin için biçilmiş kaftan.
Plaza de Espana |
Tarihi mekanları
olarak da çok ciddi bir zenginliğe sahip Sevilla. Şehir merkezinde ki Santa
Maria Katedrali Avrupa’nın en büyük üçüncü katedrali olarak geçiyor. Fakat bana
değişik gelen büyüklüğünden çok mimari yapısı olduğunu söylemeliyim. Diğer
katedrallere nazaran bana mimarisinde İslami dokunuşlar olduğu hissini bende
uyandırdığını söylemeliyim. Şunu da söylemeden geçmeyeyim Kristof Kolomb’un
mezarı da bu katedralde bulunuyor. Bunun dışından Torre Del Oro, Plaza de
Espana, San Telmo Sarayı, Giralda Kulesi ve Alcazar Sarayı ilk aklıma gelenler.
Şuanda aktif olarak kullanılan belediye binası ve kütüphane binası bile çok şık
bir mimariye sahip.
Guadalquivir nehri şehir ikiye ayırmış bir hava verse de bir çok köprü ile geçiş sağlanması mümkün. Yanlış anlaşılmasın bizdeki gibi tarihi dokunun içine modern çelik konstrüksiyon dan yapılmış köprülerden bahsetmiyorum. Çevre ile uyum için de olan ve bütünlük sağlayan köprüler bunlar.
Santa Maria Katedrali |
İspanya’ ya
geldiğinizde Tapas ve Paella yemeden olmaz. Tapas için Sevilla’da deniz ürünlü
olanları önerebilirim. Mekan olarak da :
- · Restaurante La Albahaca
- · Meson Serranito
- · Robles Laredo
size
önerebileceğim yerler.
Sevilla da
flamenco gösterisine gitmek istiyorsanız önceden bilet almanızı öneririm yoksa
yer bulmanız çok zor olabilir. Bunun içinde aşağıdaki linklerden bir çok
değişik organizasyon için bilet alabilir ya da flamenco eğlencesi yapan bar ve
mekanlara ulaşabilirsiniz.
Flamenco’nun dışında
Sevilla’nın gece hayatın da çok güzel yerler ve opsiyonlar olduğunu
söyleyebilirim. Bir kaç öneri yapmam gerekirse :
- · Buddha
- · Bandalai
- · Abril
önerebileceğim
mekanlar.
Gezdik, dolaştık, eğlendik artık biraz da dinlenme zamanı geldi. Sabahları kafanızı dağıtmak, dinlemek ve kendinizle baş başa kalmak isterseniz nehir boyunca iki taraflı yol da yürüyebilir ya da Plaza de Espana’nın yanındaki parka oturarak kitabınızı okuyabilirsiniz.